İslam, barış dinidir. Peygamber Efendimiz rahmet peygamberidir. Kuran, insanı diri ve mutlu kılmak için indirilmiştir. Yüz yıllardan beri müslümanlar bu istikamette yaşamışlar, medeniyetler kurmuşlar, Müslim, gayr-i Müslim faydalanmaları için kervansaraylar yapmışlar, bıraktıkları tarihi yapılar iki amaca yöneliktir. Hakka kulluk, halka hizmet! Diğer bir ifadeyle yaratana tazim, yaratılmışa şefkat!
Maide Suresi 32. Ayetinde şöyle buyrulur: “Kim bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.”
Kutlu Nebi müslümanı şöyle tarif eder, “Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden selamette olduğu kimsedir. Mümin de halkın canları ve malları konusunda kendisinden emin oldukları kimsedir”
Bir hadisinde de “Yerlerin göklerin düzeninin bozulmasından bir kişinin öldürülmesi Allah katında daha ağırdır.”
Değil insan canına kıymak “Hiçbir canlıyı hedef edinmemeyi, sebepsiz yere serçenin bile canına kıymamayı öğütlemektedir.
İşte Sevgili Peygamberimizin hayatından etkili bir tablo! Hicretin 6. Yılıydı. Allah elçisi bir süvari birliğini Necid istikametine göndermişti. Yemame halkının başkanı Sümame b. Üsal'i yakalayıp getirdiler. Mescid-i Nebevi'nin bir direğine bağlandı. Esir edip getirenler kimi getirdiklerini bilmiyorlardı. Peygamber (a) tanıdı. Vaktiyle Peygamber (a)a çok kabalık yapmıştı. Kutlu Elçi her gün ziyaret edip hatırını soruyor. Bizzat kendi evinden yemekler gönderiyordu. Ey Sümame! İçinden ne geçiriyorsun? Diye soruyordu.
-İçimdeki hayırdır. Beni öldürürsen kanlı bir katili öldürmüş olursun. İyilikte bulunursan, iyiliğe şükreden birisine iyilik etmiş olursun. Mal istiyorsan, dilediğin kadar mal verilir. Üç gün aynı sual, aynı cevap! Peygamber (a) “Sümameyi serbest bırakın” buyurdu. Mescide yakın yerdeki bir hurmalığa bıraktılar. Sümame şöyle düşündü: “Ben burada esir miydim, misafir mi? Resmen esir, fiilen misafirdim. Öyleyse nereye gidiyorsun? Dön müslüman ol. Bahçede gusül yaptı. Peygamber (a) ın huzuruna vardı. Şehadet okudu. Vallahi yeryüzünde senin yüzünden sevimsiz yüz yoktu. Şimdi senin yüzünden daha sevimlisi yoktur. Şimdi senin dininden daha sevimlisi yoktur dedi. Peygamber (a) da onu tebrik etti.
Sümame mescide bağlı dururken müslümanların ibadetlerinden, birbirine karşı davranışlarından, okunan ayetlerden de etkilenmişti. Müslüman olmaya kendi vicdan ve hür iradesiyle karar vermişti.
Bu olaydan çıkan mesaj şuydu: Sümameden intikam alma yoluna gidilmediği gibi müslüman ol diye de baskı yapılmamıştır. Müslüman olmaya kendisi karar vermişti.
Saadet asrından ikinci bir kareyi bu konuda dikkatinize arz etmek istiyorum. Müşriklerin Kur'an ya Mekkeli Velid'e ya da Taifli Urve'ye nazil olmalıydı dedikleri Taifin ileri gelenlerinden Urve b. Mesud Taifden Medineye gelir. Günlerce Medine de kalır. Peygamberimiz ve ashabının yaşantılarını, ibadetlerini görür. İman eder, gönlü, ruhu imanla dolar. Allah elçisine:
-Ya Resulallah! Müsaade ederseniz Taif'e gidip hemşehrilerimi İslama davet edeyim! Peygamber (a):
- Korkarım seni öldürürler! Bu söyleşi üç defa tekerrür eder. Urve Hz.lerinin ısrarını gören Kutlu Nebi
- Sen bilirsin! Buyurur.
Urve Taif'e döner. Eski geleneğe göre dışarıdan gelen Taif'in orta yerindeki putu ziyaret etmesi gerekirdi. Urvenin ziyaret etmediğini görürler. Urvenin evine giderler. Urve:
-Arkadaşlar! Ben müslüman oldum. Ama herhangi bir beklentim yoktu. Aklım kabul etti, vicdanım benimsedi müslüman oldum. Sizi de davet ederim. Der. Aynı günün sabah namazı vaktinde Urve ezan okur. Sabırları taşan müşrikler, silahlarıyla, bıçaklarıyla Urve'ye saldırırlar. Öldü diyerek ayrılırlar. meğer ölmemiş, Urvenin akrabaları “karşı taraftan on kişiyi öldürmedikçe yaşamak bize haram olsun” derler. Urve ise, “Ben yüzden sakın ola kimsenin burnu kanatılmasın. Allahın elçisi üç defa “Korkarım seni öldürürler.” Buyurmuştu. Rabbim bana şehitlik lütfediyor. Ben vefat edince Taifin kenarındaki sahabe kabirlerinin yanına defnediniz. Peygamber (a)a selamımı götürünüz.
Medineye bu mesajla gittiklerinde Sevgili Peygamberimiz “Urve, ümmetimin Al-i Yasinidir.” Buyurmuştur.
Bu olaydan çıkardığımız anlam, Urve tamamen kendi irade ve kararıyla müslüman oldu. Kimseye saldırıda bulunmadı. Bilakis müşrikler ona saldırdı. Urve Hazretleri ise yakınlarına “Onlar beni bu hale getirdi diye sakın intikam alma yoluna gitmeyin, kimsenin burnunu kanatmayın!” diyordu.
Müslüman öldürmeden değil, yaşatmadan yanadır. Müslüman karışıklıktan yana değil, huzurdan yanadır. Müslüman yıkmadan değil yapmadan yanadır. Fitneden, terörden yana değil, sevgiden, merhametten yanadır.
Anasayfa
Yazarlar
İ. NECMETTİN NURSAÇAN EMEKLİ DİYANET İŞLERİ BAŞKAN YARDIMCISI
Yazı Detayı
Bu yazı 609+ kez okundu.
Köşe Yazarı
İ. NECMETTİN NURSAÇAN EMEKLİ DİYANET İŞLERİ BAŞKAN YARDIMCISI
MÜSLÜMAN TERÖRİST OLABİLİR Mİ?
İslam, barış dinidir. Peygamber Efendimiz rahmet peygamberidir. Kuran, insanı diri ve mutlu kılmak için indirilmiştir. Yüz yıllardan beri müslümanlar bu istikamette yaşamışlar, medeniyetler kurmuşlar, Müslim, gayr-i Müslim faydalanmaları için kervansaraylar yapmışlar, bıraktıkları tarihi yapılar iki amaca yöneliktir. Hakka kulluk, halka hizmet! Diğer bir ifadeyle yaratana tazim, yaratılmışa şefkat!Maide Suresi 32. Ayetinde şöyle buyrulur: “Kim bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.”Kutlu Nebi müslümanı şöyle tarif eder, “Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden selamette olduğu kimsedir. Mümin de halkın canları ve malları konusunda kendisinden emin oldukları kimsedir” Bir hadisinde de “Yerlerin göklerin düzeninin bozulmasından bir kişinin öldürülmesi Allah katında daha ağırdır.”Değil insan canına kıymak “Hiçbir canlıyı hedef edinmemeyi, sebepsiz yere serçenin bile canına kıymamayı öğütlemektedir.İşte Sevgili Peygamberimizin hayatından etkili bir tablo! Hicretin 6. Yılıydı. Allah elçisi bir süvari birliğini Necid istikametine göndermişti. Yemame halkının başkanı Sümame b. Üsal'i yakalayıp getirdiler. Mescid-i Nebevi'nin bir direğine bağlandı. Esir edip getirenler kimi getirdiklerini bilmiyorlardı. Peygamber (a) tanıdı. Vaktiyle Peygamber (a)a çok kabalık yapmıştı. Kutlu Elçi her gün ziyaret edip hatırını soruyor. Bizzat kendi evinden yemekler gönderiyordu. Ey Sümame! İçinden ne geçiriyorsun? Diye soruyordu. -İçimdeki hayırdır. Beni öldürürsen kanlı bir katili öldürmüş olursun. İyilikte bulunursan, iyiliğe şükreden birisine iyilik etmiş olursun. Mal istiyorsan, dilediğin kadar mal verilir. Üç gün aynı sual, aynı cevap! Peygamber (a) “Sümameyi serbest bırakın” buyurdu. Mescide yakın yerdeki bir hurmalığa bıraktılar. Sümame şöyle düşündü: “Ben burada esir miydim, misafir mi? Resmen esir, fiilen misafirdim. Öyleyse nereye gidiyorsun? Dön müslüman ol. Bahçede gusül yaptı. Peygamber (a) ın huzuruna vardı. Şehadet okudu. Vallahi yeryüzünde senin yüzünden sevimsiz yüz yoktu. Şimdi senin yüzünden daha sevimlisi yoktur. Şimdi senin dininden daha sevimlisi yoktur dedi. Peygamber (a) da onu tebrik etti. Sümame mescide bağlı dururken müslümanların ibadetlerinden, birbirine karşı davranışlarından, okunan ayetlerden de etkilenmişti. Müslüman olmaya kendi vicdan ve hür iradesiyle karar vermişti.Bu olaydan çıkan mesaj şuydu: Sümameden intikam alma yoluna gidilmediği gibi müslüman ol diye de baskı yapılmamıştır. Müslüman olmaya kendisi karar vermişti.Saadet asrından ikinci bir kareyi bu konuda dikkatinize arz etmek istiyorum. Müşriklerin Kur'an ya Mekkeli Velid'e ya da Taifli Urve'ye nazil olmalıydı dedikleri Taifin ileri gelenlerinden Urve b. Mesud Taifden Medineye gelir. Günlerce Medine de kalır. Peygamberimiz ve ashabının yaşantılarını, ibadetlerini görür. İman eder, gönlü, ruhu imanla dolar. Allah elçisine:-Ya Resulallah! Müsaade ederseniz Taif'e gidip hemşehrilerimi İslama davet edeyim! Peygamber (a):- Korkarım seni öldürürler! Bu söyleşi üç defa tekerrür eder. Urve Hz.lerinin ısrarını gören Kutlu Nebi - Sen bilirsin! Buyurur.Urve Taif'e döner. Eski geleneğe göre dışarıdan gelen Taif'in orta yerindeki putu ziyaret etmesi gerekirdi. Urvenin ziyaret etmediğini görürler. Urvenin evine giderler. Urve:-Arkadaşlar! Ben müslüman oldum. Ama herhangi bir beklentim yoktu. Aklım kabul etti, vicdanım benimsedi müslüman oldum. Sizi de davet ederim. Der. Aynı günün sabah namazı vaktinde Urve ezan okur. Sabırları taşan müşrikler, silahlarıyla, bıçaklarıyla Urve'ye saldırırlar. Öldü diyerek ayrılırlar. meğer ölmemiş, Urvenin akrabaları “karşı taraftan on kişiyi öldürmedikçe yaşamak bize haram olsun” derler. Urve ise, “Ben yüzden sakın ola kimsenin burnu kanatılmasın. Allahın elçisi üç defa “Korkarım seni öldürürler.” Buyurmuştu. Rabbim bana şehitlik lütfediyor. Ben vefat edince Taifin kenarındaki sahabe kabirlerinin yanına defnediniz. Peygamber (a)a selamımı götürünüz. Medineye bu mesajla gittiklerinde Sevgili Peygamberimiz “Urve, ümmetimin Al-i Yasinidir.” Buyurmuştur. Bu olaydan çıkardığımız anlam, Urve tamamen kendi irade ve kararıyla müslüman oldu. Kimseye saldırıda bulunmadı. Bilakis müşrikler ona saldırdı. Urve Hazretleri ise yakınlarına “Onlar beni bu hale getirdi diye sakın intikam alma yoluna gitmeyin, kimsenin burnunu kanatmayın!” diyordu.Müslüman öldürmeden değil, yaşatmadan yanadır. Müslüman karışıklıktan yana değil, huzurdan yanadır. Müslüman yıkmadan değil yapmadan yanadır. Fitneden, terörden yana değil, sevgiden, merhametten yanadır.
Ekleme
Tarihi: 19 Aralık 2015 - Cumartesi
MÜSLÜMAN TERÖRİST OLABİLİR Mİ?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.