Bidat ve Hurafeler
NECMETTİN NURSAÇAN
Dinde aslında olmadığı halde inanç ve ibadet bölümüne sonradan girdirilmiş inanç ve davranışlara denir.
Sevgili Peygamberimiz “Size iki şey bırakıyorum bunlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmaz hurafe ve yanlışa kapı olmazsınız Allah'ın kitabı ve Resul'ünün sünneti” buyurmuşlardır. İslam uleması şunda ittifak etmiştir, ibadet ve inanç alanı dışındaki yeniliklerin bidat ilgisi yoktur. Mesela günümüzdeki teknolojik gelişmeleri bidat saymaya imkân yoktur. Yüce Rabbimiz Maide Suresi 3. Ayetinde şöyle buyurur, “Bugün size dinimizi ikmal ettim üzerimize ümmetimi tamamladım sizin için din olarak İslam'ı beğendim” Rabbimizden geldiği gibi Kur'an elimizde Peygamber Efendimizin de yaşayışı sünneti önümüzdedir arı, duru İslam bozulmamıştır. Rabbimizin himayesindedir.
Ancak cehaletle menfaat sağlamak amaçlı dinden olmadığı halde dindenmiş gibi gösterilen şeylerle insanımız huzursuz olmaktadır Bunun ilacı nedir? Dinimizi sağlamcı öğrenmektir. Kutlu Nebi “Temel dini bilgileri öğrenmek her Müslüman erkek ve kadına farzdır” buyurmuşlardır.
Müftülüğüm zamanında bana intikal etmiş bir olayı misal olarak arz ediyorum. 20 yaşlarında bir kızımız psikolojik rahatsızlığa yakalanır ailesi onu psikiyatriste götürmez, büyücüye giderler. O da “orta boylu sarışın bir hanımla uzun boylu bir erkek kızınıza büyü yapmışlar” der. Kızın anne babası büyücünün tarif ettiği kişiler kim olabilir kardeşimle eşi olabilir diye düşünürler. Bu düşüncelerine Kendisi de inanmaya başlarlar kızımız dengesiz hareketlerde bulundukça, bunlar suçladıkları kişiler için öfke ile dolarlar bardak taşmak üzeredir. Son damlayı bekliyorlar.
Bu cehaletle kızımızın hastalığı unutturacak yanlışlar yapabilirlerdi. Şükür dini bilgilerin aydınlığı ile doğru yolu buldular. İnancımıza göre cin diye bir kısım varlıkları inanırız. Onlar Allah'ın görülmeyen kullarıdır. Onlar da bizim gibi Allah'a kullukla görevlidirler. Onların işi gücü yok hep size zarar vermekle meşgul varlıklar değillerdir. insanların ve cinlerin zararlarının şerrinden korunmak için Muavvizeteyn, Ayetel Kürsi ve Fatiha Şerifi okuruz.
şu kesin bir bilgidir, Allah izin vermeden hiç kimse diğerine zarar veremez hurafelerden bir kısmında eski inanışlardan bize kadar gelmiştir. mesela kurşun dökmek, fala bakmak, uğursuzluğa inanmak, baykuş konması, köpek olması gibi düşüncelerle evham ve vesveseye kapılmak bunların dinle ilimle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. keza Safer ayı da uğursuzluk olarak bilinmektedir Peygamber Efendimizin Hz Aişe annemizle nişanları bu ayda olmuştur. Peygamber Efendimizin hayatında uğursuzluğa değil, bilakis uğurluluğa yorum yaptığını görüyoruz. Hicret'in 6 senesi Medine'den Mekke'ye umre için gelirken müşrik temsilcisi Süheyl ile karşılaştıklarında gül kelimesinin anlamından “Ebu Bekir” işlerimizi kolaylaştır! Buyurmuştur. Hicret sırasında karşılaştıkları kişinin adının “Büreyde” olduğunu öğrenince “işlerimiz seninledir” buyurmuşlardır. Yıldızların hareketlerinden burçlardan anlam çıkarmak gerçeği ifade etmemektedir. Yıldızlar halik değil, mahlûkturlar yaratan değil yaratılmışlardır. Aynı tarihte doğdukları halde değişik yaşayışta olanlar vardır. İnsanlar yarını, başına neler geleceğini merak ediyor, öğrenmek istiyorlar. İnsanların bu zaafını bilen bir kısım istismarcılar insanları perişan ediyorlar.
sosyal mevki yüksek ama dini bilgisi yeterli olmayan bilirkişiler de bu tuzağa düşen biliyorlar. Gaibi ancak Allah bilir. Peygamberler bile bilmez. Allah bilinmeyeni bilir. Nitekim Araf Suresi 188 ayetinde şöyle buyurmuşlardır, “de ki Allah'ın dilemesi dışında ben kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim”. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve gideceğim değerli okuyucu aydınlık gidince, karanlık gelir bilgi gidince, cehalet gelir sevgi gidince, nefret gelir konuyu kutunun Nebi’nin öğrettiği dua ile bitiriyorum. Ey kalpleri halden hale çeviren Allah'ım benim kalbime senin dinin üzerine sabit ve daim kıl.