İplikler birleşince gemiyi bağlayacak halat haline gelir. Demirle çimento bütünleşir bina meydana gelir. Bulutlar birleşir yağmur olur. Al-i imran suresi 13. Ayetinde şöyle buyurur. 'Hep birlikte Allahın ipine (İslam'a)sımsıkı yapışın, parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman kişilerdiniz de. O gönüllerinizi birleştirmiş . Ve onun nimeti sayesinde  kardeş kimseler olmuştunuz. Yani siz bir ateş çukurunun tam kenarında  iken oradan da sizi o kurtarmıştı. İşte Allah size ayetini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız. Sevgili peygamberimiz Hz Muhammed (a) Evs'le  Hazıce arasındaki 120 yıllık kan davasını barışa çevirmiş,  Ensarla, Muhacir arasında kardeşlik kurmuş , hasımlar hısım , düşman dost, ağyar yar olmuştur. Günde 5 vakit namazın camilerde cemaatle kılınışı, Cuma ve bayram namazları hep göz göze diz dize gelmeyi hedeflemektedir. Fitre, zekat gibi yardımlar yine kaynaşmayı gaye edinmek değil midir? Kulu Nebi ,Medine'ye teşriflerinde Küba'da verdiği mesaj ,''Ey insanlar! Selamı yayınız , yemekler yediriniz, akraba münasebetlerini devam ettiriniz, insanlar uykudayken namaz kılınız , Cennete selametçe giriniz. Arap Ediplerinden biri, ölüm döşeğinde on oğlunu toplar , son vasiyetini yaparken ,''Bana 10 tane değnek getirin der, değneklerden birini dizine vurur değnek kırılır, ikinci  değneği  dizine vurur, oda kırılır geride kalan 8 değneği dizine vurur kırılmaz . işte oğlum ayrı ayrı olursanız kırılmazsınız der. Osmanlı Devleti bir ve bütündü düşmanlara karşısında duramıyorlardı. Onun için onu parçaladılar. Parçalarla uğraşmak onlar için daha kolay olmaktadır.  Akif ne güzel söylemiş. Sen! Ben! desin efrad, aradan vahdeti kaldır; Milletler için işte kıyamet  o zamandır.  Girmeden tefrika bir millete düşman asla giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top silemez. Bu konuda Ranuni'nin sözü çok anlamlıdır ''Meharet dedikleri bir cihan kavgasıDIR Olmaya cihanda baht ü saadet vahdet gibi,, Yavuz Sultan Selim'de şöyle diyor ''İhtilaf ü tefrika endişesi köşe kabrinde bi kenar eyler beni İttihadken savlet-i a'dâyı def'e çaremiz, / İttihad etmezse millet, dağ-dar eyler beni.” Mevlana'nın şu hikâyesi bu konuyu güzel özetlemektedir. Alaca tosun, siyah tosun, sarı tosun otluyorlar canavar gelir arkadaşlar yalnızlıktan usandım ,beni de arkadaşlığa kabul eder misiniz? Der. Onlar da. Bize zarar vermezsen olur derler. Bir müddet dostlukları devam eder. Bir ara canavar siyahla sarı tosuna –Arkadaşlar siz ne iyisiniz sizinle bir ihtilafımız var mı , alaca tosun kibir gurur içinde müsaade ederseniz onun işini bitireyim der. Onlarda peki derler. Aradan yine zaman geçer sarı tosuna der ki arkadaş seninle başlangıçtan beri iyi geçiniyoruz. Dostluğumuz devam ediyor. Siyah tosunda alaca tosuna döndü kendini beğenmişliğin içinde müsaade edersen onunda işini bitireyim der. Sarı tosun peki der. Aradan yine zaman geçer canavar acıkır, sarı tosuna saldırırken sarı tosun : ''Ye beni ye; Ben bugün yenilmedim alaca tosunu yemene izni verdiğim gün yenildim,, der. Yazınızı İnsanlığın son Mürşidi HZ Muhammed (a) ın pırlanta hadisleriyle  ''Allah'ın yardımı birlik üzeredir,, ''Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır,, En sonunu da Haşir suresinin 10. Ayetiyle bitirelim. ''Ensar ve muhacirlerin arkasından gelen müminler şöyle derler, Rabbimiz; Biz ve bizden önce gelip geçmiş  imanlı kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde iman edenler karşı kin bırakma! Rabbimiz !şüphesiz ki sen çok  şefkatli merhametlisin.