Derhal cevap vererek konuya girelim. Her ikisi de kutsaldır. İşçilikte kutsal, işverenlikte kutsal! Şuayip Peygamber işveren temsilcisi, Musa Peygamber işçi temsilcisidir.
İşçi olmadan iş veren olmaz, iş veren olmadan işçi olmaz. Yüce Allah, kabiliyetleri eşit yaratmamıştır. İnsanları birbirine muhtaç yaratmıştır. İslam dışı bir kısım sistemler işçi iş verene, iş vereni işçiye hasım ederken islam onları birbirine yardımcı etmiştir.
Nitekim Allah elçisi şöyle buyurur: '' Mü'minler bir vücut gibidir. Ayağa diken batsa baş ondan rahatsız olur.'' '' Mü'minler, birbirini kenetleyen binanın tuğlaları gibidir.''
İşçi ile iş veren arasında ki müşterek noktalar nelerdir?
a- İşçi olsun iş veren olsun ikisinin de aslı topraktır. Bir hadisi şerif şöyle der: '' Hepiniz Adem'den, Adem ise topraktandır.''
b- Din kardeşidirler. Kur'an '' Mü'minler ancak kardeştirler.'' '' İyilik ve hayır üzere yardımlaşın, kötülük ve şer üzerine yardımlaşmayın'' buyuruyor.
Sevgili Peygamberimiz Selamlaşmamızı hediyeleşmemizi tokalaşmamızı ziyaretleşmemizi tavsiye ediyor.
'' Bir müslüman diğerine yardım ettiği sürece Allah'ın yardımı o kişiye olur.''
'' Ne sanıyorsunuz, içinizde ki zayıflar sebebiyle rızıklandırılmadığınızı mı sanırsınız.'' Hadis-i Şerifleri de aramızda bulunması gereken sevgi, yardımlaşma ve dayanışmayı ne güzel ifade ediyor.
c- Vatandaşız aynı vatanda yaşıyoruz üzerinde yaşadığımız, ölünce sinesinde yer bulduğumuz vatan bir ! Bu unsurda aramızda dostluk ve güven sebebidir.
d- Sonucumuz birdir. Fakir olalım zengin olalım, işçi olalım, işveren olalım sonucumuz aynı.
Şu karşı ki dağlarda kar olsa
Düz ovada mor sümbüllü bağ olsa
Ağa olsa, paşa olsa, bey olsa
Yakasız gömleğe sarılı bir gün.
Kur'anımız '' Her can ölümü tadacaktır, sonra huzurumuza sevk olunacaksınız'' buyurmuştur.
Enfal suresi 60. Ayette yüce Rabbımız '' Gücünüzün yettiği kadar düşmanlarınızı caydırıcı nitelikte kuvvet hazırlayın'' buyurmuştur. Milli şairimiz şöyle söylüyor:
Alınlar terlemeli, iner derhal mev'ud olan rahmet
Nasıl hasir kalır, tevfiki hak ettim diyen millet
Bekayı hak tanıyan sayi bir vazife bilir
Çalış, çalış ki beka sa'y olursa hak edilir.
Peygamber Efendimiz Tebuke gittiğinde Sad. B. Muaz'ı vekil bırakmıştı. O da bağ, bahçe işlerinde çalışmış, elleri nasırlanmıştı. Allah elçisinin Medineye dönüşünde Hoşgeldiniz diye karşılarken nasırlı elin farkına varan Peygamber (a)Sad'ın elini tutup kaldırır
- Bu öyle bir el ki bu eli Allah'ta sever, Rasulü de buyurdular.
Peygamber (a) bir gün ashabı ile oturuyordu. Bir delikanlıda ön taraftan geçip gidiyordu. Ashabı ikram o genç ile ilgili konuşuyorlardı. Peygamber (a) şöyle buyurdu: '' Eğer o genç, yaşlı ana babasını geçimini temin için gidiyorsa Allah yolundadır. Çocuklarının geçimini temin için gidiyorsa Allah yolundadır. Zati ihtiyaçlarını temin için gidiyorsa yine Allah yolundadır. Gösteriş yapmak, çalım satmak için gidiyorsa şeytan yolundadır.''
Peygamberimizin bu konuda bize öğrettiği düstur: '' Kuvvetli müslüman zayıftan hayıflıdır. Her ikisinde de hayır olmakla birlikte.''
Mevlana'da diyor ki '' Bir lamba olup bir oda aydınlatacağına bir güneş ol, odaları aydınlat!''
Tarihimizde denizde at, karada gemi yürütmüşüz!
''Donanma, ordu yürürken muzafferen ileri
Üzengi öpmeye hasretli garbın elçileri'' dedirtmişiz!
Dünya milletleri yarışında geri kalmamak için aklımızı bilgi, ellerimizi hüner, gönlümüzü sevgi ile doldurmalıyız.
Yüksel ki yerin bu yer değildir
Dünyaya geliş hüner değildir
Dediği gibi şairin sahip olduğumuz değerler tembellik ve meskenete asla izin vermez.