Sosyal medya, ki bunların başında twitter, facebook, instagram gelmekte olup günümüzde birçok insanın vakit geçirdiği bir alandır. Sosyalleşme, iletişim, haberleşme, yadımlaşma ve dayanışma platformu olarak kullanılabilmektedir. Ancak sosyal medyanın yaygınlığı yararlı etkilerinin yanı sıra hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma, kişilik haklarını zedeleme, gerçeğe aykırı haber yapılması gibi çeşitli kötüye kullanımlara da yol açmaktadır. Sosyal medya topluma ulaşmada önemli bir role sahiptir. Bu nedenle söz konusu platformlardaki paylaşımların etkisi de farklı boyutlara ulaşmaktadır. Sosyal medyanın kötüye kullanımlarının başında hakaret suçu gelmektedir ki günümüzde önü alınamaz bir boyuta ulaşmıştır. Sosyal medyada işlenen hakaret suçunun basit bir hakaret suçu gibi kabulü mümkün olmayacaktır. Zira ulaştığı kitleye göre hakarete maruz kalan kişinin kişilik hakları zedelenmekte, küçük düşürülmekte ve asılsız isnatlar nedeniyle toplum nezdindeki konumu zarar görmektedir. Çoğunlukla topluma mal olmuş ve tanınırlığı olan kişilere yönelik olarak gerçekleştirilen bu eylemlerin suç teşkil ettiği ise çoğu kez düşünülmemektedir.
Şerefe karşı suçlar Türk Ceza Kanunu’nun 125 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Hakaret suçunu düzenleyen maddeye göre “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...)46 veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesihalinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.”Söz konusu düzenlemede hakaret suçunun temel şekline yer verilmiştir. Sosyal medyada işlenen hakaret suçu açısından önem arz eden fıkrasında “hakaretin alenen işlenmesi” olarak ifadeye verilerek cezanın altıda biri oranında artırılacağı belirtilmiştir. Başka bir fıkrasında ise kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerinegörevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmişsayılır. Ancak bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır. Görüldüğü üzere hakaretin kime, nasıl ve ne amaçla hakaret edildiği verilecek cezanın miktarına önemli ölçüde etki etmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 125/2 maddesi sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret edilmesini suç olarak kabul etmiştir. İleti yoluyla yapılan hakaretin cezası hakaret suçunun temel şekli ile aynı olsa da bir kısmı huzurda hakaret suçu, bir kısmı da gıyapta hakaret suçu kapsamında değerlendirilmektedir. İlet doğrudan mağduru hedefliyor veya mağdurun fiili öğrenebileceğini istiyor ise bu durumda huzurda hakaret suçu oluşur iken iletinin mağdurdan başkasına gönderilmesi ve mağdurun tesadüfen öğrenmesi halinde huzurda hakaret suçu oluşmayacaktır. Gıyapta hakaret suçunun oluşması için ise bu iletinin en az 3 kişiye gönderilmesi veya en az 3 kişinin bulunduğu ortak bir mesajlaşma grubuna gönderilmesi gerekir.
Alenen hakaret suçunda olay yerinde başkalarının bulunması, sosyal medya hesaplarından yapılmış olması yeterli değildir. Hakaret konusu söz veya davranışın belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olanağının bulunması durumunda alenen hakaret suçu işlenmiş olacaktır. Hakaret suçunda aleniyetin gerçekleşmesi için fiilin herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan bir ortamda işlenmesi şarttır. Sosyal medya hesabının yalnızca belli sayıda kişilere açık olması ve bu kişiler dışında duyulma ve görülme ihtimalinin bulunmaması halinde aleniyet unsuru gerçekleşmeyecektir. Buna ek olarak sosyal medya hesabının kim tarafından kullanıldığının belirlenmesi failin tespitinde önem arz etmektedir.
Hakaret suçunun işlenmesinde hakaretin yöneltildiği kişinin ismi açıkça belirtilmemişveya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelikbulunduğundaduraksanmayacak bir durum var ise hem ismi belirtilmiş hem de hakaretaçıklanmış sayılacaktır.
Peki hangi sözler hakaret suçukabul edilirken hangi sözler eleştiri sınırında, nezaket dışı kabul edilip cezalandırılmamaktadır? Bu hususta kesin bir açıklama yapmak oldukça güçtür. Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup; bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup; zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2020/14295 E. ve 2021/10146 K. sayılı 22.03.2021 tarihli kararında sanığın söylediği“Bu yaptığınız terbiyesizliktir, ayıptır.” sözlerinin katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı söz niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı ifade edilmiştir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2020/14705 E. ve 2021/15523 K. sayılı 25.05.2021 tarihli kararında; “siz kimsiniz lan,lan hepiniz artistsiniz” şeklindeki sözlerinin katılan ve mağdurların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunu oluşturmadığı; sanığın hakaret suçunu oluşturan “yavşağa bak şerefsizler" şeklindeki sözlerinin ise adliyenin nezarethane kısmında söylediği ve hakaret eyleminde aleniyet unsurunun oluşmadığı ifade edilmiştir. Beddua niteliğinde olan “Allah belanı versin” gibi sözler de hakaret suçunu oluşturmamaktadır.
Tüm bunlara ek olarak belirtmek gerekir ki hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi veya karşılıklı olarak işlenmesi halinde ceza verilmeyebileceği gibi cezada indirim yapılması da mümkün olup; yasa koyucu bu hususta özel bir düzenleme öngörmüştür.
Her olayın kendi özelinde değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Bu tarz fiillere maruz kalınması ve aleyhe isnatta bulunulması halinde cezai ve hukuki yaptırımlara ilişkin olarak hukuki destek alınmasına yarar bulunmaktadır.
Kamu Hukuku Bilim Uzmanı
Arb. Av. Dilek ÇAVUŞOĞLU