Geçmişten günümüze Müslüman Türk milleti olarak, dini ve milli bayramlar, kandil geceleri ve ramazan ayı bizim hayatımızda önemli yer teşkil etmiştir. Dini ve milli bayramlarımız toplumda birlik, beraberlik ve coşkunun oluşması anlamında önemli değerlerimizdir. Kandil geceleri, ramazan ayı ise birlik beraberlikle birlikte, günahlardan kurtulma, su akarken destini doldur misali sevapların bolca kazanıldığı günlerdir.
İnsanoğlu beşer olması sebebiyle hata ve günahlardan uzak değildir. Zaman zaman nefis, şeytan veya kötü arkadaşın etkisinde kalarak günah işleyebilir. Rabbimiz yaptığımız bir hata veya günahtan dolayı insanoğlunu hemen cezalandırmamaktadır. Onlara günahlardan arınma fırsatı vermektedir. İçten ve samimi olmak şartıyla günahlardan dolayı tövbe edilirse bağışlayacağını müjdeliyor. Fakat ben şu zamana kadar günah işleyim, namazı kılmayım da nede olsa tövbe eder kurtulurum deme şansımız da yoktur. Çünkü insan ömrünün ne zaman tamamlanacağı bilinmemektedir; dolayısıyla tövbeye fırsat olmayabilir. Bundan dolayı “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışın” anlayışıyla yaşamalıyız. Yani meşru şartlarda dünyalık işlerimizi de ihmal etmeyeceğiz, ahiret işlerimizi de.
Müslümanlarca “Mübarek gün ve geceler” olarak da adlandırılan Regaip, Miraç, Berat gecelerini idrak ettik, Ramazan ve Kadir gecesini önümüzdeki günlerde idrak edeceğiz.
Ramazan ayının dinimizde büyük bir önemi ve diğer aylar arasında seçkin bir yeri vardır. Çünkü kutsal kitabımız Kur'an bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Kur'an'da bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen "Kadir gecesi" yine bu ay içinde kutlanır. Ayrıca İslam'ın temel ibadetlerinden olan oruç da bu ayda tutulur. Bu nedenle Ramazan ayı, Müslümanlar için en kutsal aydır ve ona "on bir ayın sultanı" denilmiştir.
Buradan yola çıkarak kısmen tanık olduğum, kısmen de büyüklerimizden dinlediğim yakın tarih ve günümüz ölçeğinde Hacılarda kandiller ve ramazanlardan bahsetmek isterim. Bir dönem Hacı Torun Efendi Hoca, Baktırzade Büyük Hoca, Korukütüğü Osman Kütük Efendi Hoca, Pıskıl Hafız Hoca ile başlayan, irşad, vaaz, dua ve zikir faaliyetleri, Hafız Hacı Osman Demirci Hoca, Hacı İbrahim Eken Hoca ile devam etmiş, Necmettin Nursaçan Hoca ile zirveye ulaşmış ve markalaşmıştır. Bu geleneğimiz uzaktan, yakından, kadını, erkeği, çoluk, çocuğuyla, Hacılar Camii Kebiri dolduran hemşerilerimizin katılımı, vaaz, ilahi ve Mehmet Baktır Hocanın zikir ve duasıyla devam ettirilmektedir.
Önümüzdeki günlerde kavuşacağımız Ramazan ayı; Oruç, Teravih Namazı, Sadaka-ı Fıtır, İtikâf, Mukabele gibi ibadetlerin, yanında dayanışma ve yardımlaşma ayıdır. Bu ayda yoksullar, düşkünler daha çok hatırlanır. Geleneğimizde yakınlar, komşular, yoksullar iftara çağrılır. Maddi durumu iyi olmayanlar için iftar sofraları düzenlenir.
Son zamanlarda zayıflamaya başlayan, komşuluk ve akrabalık ilişkilerinin pekiştirilmesi anlamında ev ziyaretleri ve misafirleri evlerde ağırlama kültürünü yeniden canlandırmalıyız. Üç sene önce umre ziyareti vesilesiyle gittiğimiz Medine'de, Şeyh Ali Arvi'nin serdiği sofrada on gün kadar iftar yaptık. Güzel bir dostluk oluştu ve bizde kendisini Hacılara davet ettik. Geçen günlerde davetimize icabet ederek ziyaretimize geldi, bir gün evimizde ve ilçemizde ağırladık. Ayrılırken konumuza ışık tutan şu manidar cümlesini sizlerle paylaşmak isterim. “Bu güne kadar birçok ziyaretlerde bulundum, ilk defa bir dostun evinde ağırlandım. Diğerleri ya otel veya misafirhaneydi. Evinizi, sofranızı ve gönlünüzü bana açtığınız için bu anımı hiç unutmayacağım ”dedi. Bir dönemin zor şartlarında, çerçilik, ziyaret v.s. için gidilen yerlerde günlerce misafir ağırlamaları bugün itibariyle anılarda kaldı herhalde.
Her şeye rağmen geçmişten günümüze yaptıkları yardımlar ve iftar sofraları ile Hacılar Yardımlaşma ve Yardımlaşma Derneği ile Hacılar Nezih ve Kültür Merkezi yerel ve ulusal anlamda örnek kuruluşlar olmuş ve bizim marka değerlerimiz olarak yerini almışlardır. Hayırsever hemşerilerimiz ile ihtiyaç sahipleri arasında köprü vazifesi görmüşlerdir. Bu anlamda:
“Evlenme çağına gelmiş, yeterli parası olmayanı evermek, üniversiteyi kazanmış, parası olmadığı için okuyamayanı okutmak, öksüz, yetim, fakir olduğu için yiyeceğini, yakacağını, giyineceğini alamayana almak, hatta barınacağı evi yoksa evini temin etmek Hacılarlı İşadamları olarak bizim görevimizdir”.
“Camilerimizin tüm ihtiyaçları, Hacılarlı sanayici ve İşadamları tarafından karşılanmaktadır, yardım toplanması yasaktır”.
Anlayışı Hacılar insanı için her zaman gurur kaynağı olmuştur. Bundan sonrada aynı anlayışın ve uygulamanın devamı dilek ve temennimizdir.
Rabbim; Recep ve Şaban aylarından sonra Ramazan-ı Şerife kavuşmayı ve hakkıyla Ramazanı idrak edip, birlik beraberlik içinde, huzurla Ramazan Bayramına kavuşmayı nasip eylesin.