1940’LI YILLARDA HACILARDA EĞİTİM

Yaşam 19.01.2022 - 16:19, Güncelleme: 02.02.2024 - 04:38 3443+ kez okundu.
 

1940’LI YILLARDA HACILARDA EĞİTİM

O zamanlar 1000 civarında hane bulunan Hacılar’da ilkokul
Kışın Hacılar’da yazın Karasaz’da yaşayan Sarı Mıstığın oğlu Veysel de cehaletin nasıl bir karanlık olduğunun farkına 75 yıl önce bir başka şekilde varmış, yaşadığı bir sıkıntı onun da zihninde bir uyanış olmasına vesile olmuştu. Kayseri Valiliği’nde Nüfus İdaresi’nde saatlerce yaptıramadığı bir işini bir lise öğrencisinin yardımcı olup kısa sürede yaptırmış olması sebebiyle, okumanın ne denli önemli olduğunu kavramış olarak eve gelince, akşamleyin hanımı Hatice’ye söylediği ilk söz: “Halil’i okula yazdıralım; bugün saatlerce yaptıramadığım bir işimi bir lise öğrencisi beş dakikada halletti.” olmuş. Ertesi gün Hacı Hasan Çavuş’a gönderirler Halil’i. Hacı emmiyi bulup selamını ve muradını söyler. Hacı Hasan emmi hemen elinden tutup doğruca okula götürür. Hacılar’da ilkokul açılalı 15 yıl kadar oluyor, yıl 1939. O günden sonra okulun gözde öğrencilerinden olacak olan Halil, kaydı yapılınca duyduğu zevkin iki damla göz yaşı olduğunu söylerdi. Hayatı boyunca da çevresine hep iki okumayı tavsiye etmiştir: Biri okul, öbürü kitap. Hanımı Fatma Çavuşoğlu’nun anası Hanife ana öldüğünde yüz yaşına yakındı. Gençlik yıllarında da yaşlılığındaki aklı olsaydı herhalde o da kızını okuturdu. Fakat 1940’lı yıllarda hüküm süren, inanılmaz derecede koyu olan cehalet dolayısıyla kız çocuklarını okutmak, hiç iyi görülen bir şey değildi; gavur olmakla con mektebine gitmek hemen hemen aynı şeydi. Cemiyetin umumen böyle bir anlayışa sahip olduğu bir ortamda hangi anne ya da baba çocuğunu okula göndermek isterdi ki! O zamanlar 1000 civarında hane bulunan Hacılar’da ilkokul 1927’de açılmış, aradan yaklaşık 20 yıl geçmiş olmasına, her evde en az dört beş çocuk olmasına rağmen hâlâ öğrenci sayısı çok azdı. Devlet, okullardaki sayıyı artırmak için jandarmaya yetki vermişti ve Hacılar’da jandarma sokakta gördüğü erkek çocuklarına okula gidip gitmediğini soruyor, gitmiyorsa yanlarına çocuğun bir yakınını da alıp doğruca okula götürerek kaydettiriyordu. Bazı çocukların babalarını da Hacı Hasan Çavuş gibi duyarlı insanlar ikna ederek okula göndermelerini sağlıyorlardı. Bazen kendisinden izinsiz, çocuğunun okula yazdırıldığını öğrenen baba, çocuğunu döğüp azarlayarak bir daha okula gitmemesi için elinden geleni yapıyordu. Belirtildiği gibi, kız çocukları için durum daha vahimdi ve kız öğrenci sayısı hâlâ birkaç kişiyi geçmiyordu. “..….mu” olacaksın okula gidip de deniyordu. Konu komşu kız çocuğunu okula gönderenleri kınıyorlardı. Kimse de utanç duyulacak bu işi yapmak istemiyordu. İşte Fatma Fidanı da annesi bu yüzden okula göndermemişti. Sonra evde dokunacak tezgah, halı da vardı. Yapılacak işler vardı, belki buydu okula göndermemelerinin sebebi ve böylece zaruretlerin arkasına sığınıyorlardı; fakat her ne olursa olsun gerçek sebep cehaletti. Kaynak: PROF DR ALİ ÇAVUŞOĞLU
O zamanlar 1000 civarında hane bulunan Hacılar’da ilkokul

Kışın Hacılar’da yazın Karasaz’da yaşayan Sarı Mıstığın oğlu Veysel de cehaletin nasıl bir karanlık olduğunun farkına 75 yıl önce bir başka şekilde varmış, yaşadığı bir sıkıntı onun da zihninde bir uyanış olmasına vesile olmuştu. Kayseri Valiliği’nde Nüfus İdaresi’nde saatlerce yaptıramadığı bir işini bir lise öğrencisinin yardımcı olup kısa sürede yaptırmış olması sebebiyle, okumanın ne denli önemli olduğunu kavramış olarak eve gelince, akşamleyin hanımı Hatice’ye söylediği ilk söz: “Halil’i okula yazdıralım; bugün saatlerce yaptıramadığım bir işimi bir lise öğrencisi beş dakikada halletti.” olmuş.

Ertesi gün Hacı Hasan Çavuş’a gönderirler Halil’i. Hacı emmiyi bulup selamını ve muradını söyler. Hacı Hasan emmi hemen elinden tutup doğruca okula götürür. Hacılar’da ilkokul açılalı 15 yıl kadar oluyor, yıl 1939. O günden sonra okulun gözde öğrencilerinden olacak olan Halil, kaydı yapılınca duyduğu zevkin iki damla göz yaşı olduğunu söylerdi. Hayatı boyunca da çevresine hep iki okumayı tavsiye etmiştir: Biri okul, öbürü kitap.

Hanımı Fatma Çavuşoğlu’nun anası Hanife ana öldüğünde yüz yaşına yakındı. Gençlik yıllarında da yaşlılığındaki aklı olsaydı herhalde o da kızını okuturdu. Fakat 1940’lı yıllarda hüküm süren, inanılmaz derecede koyu olan cehalet dolayısıyla kız çocuklarını okutmak, hiç iyi görülen bir şey değildi; gavur olmakla con mektebine gitmek hemen hemen aynı şeydi. Cemiyetin umumen böyle bir anlayışa sahip olduğu bir ortamda hangi anne ya da baba çocuğunu okula göndermek isterdi ki!

O zamanlar 1000 civarında hane bulunan Hacılar’da ilkokul 1927’de açılmış, aradan yaklaşık 20 yıl geçmiş olmasına, her evde en az dört beş çocuk olmasına rağmen hâlâ öğrenci sayısı çok azdı. Devlet, okullardaki sayıyı artırmak için jandarmaya yetki vermişti ve Hacılar’da jandarma sokakta gördüğü erkek çocuklarına okula gidip gitmediğini soruyor, gitmiyorsa yanlarına çocuğun bir yakınını da alıp doğruca okula götürerek kaydettiriyordu. Bazı çocukların babalarını da Hacı Hasan Çavuş gibi duyarlı insanlar ikna ederek okula göndermelerini sağlıyorlardı. Bazen kendisinden izinsiz, çocuğunun okula yazdırıldığını öğrenen baba, çocuğunu döğüp azarlayarak bir daha okula gitmemesi için elinden geleni yapıyordu. Belirtildiği gibi, kız çocukları için durum daha vahimdi ve kız öğrenci sayısı hâlâ birkaç kişiyi geçmiyordu. “..….mu” olacaksın okula gidip de deniyordu. Konu komşu kız çocuğunu okula gönderenleri kınıyorlardı. Kimse de utanç duyulacak bu işi yapmak istemiyordu. İşte Fatma Fidanı da annesi bu yüzden okula göndermemişti. Sonra evde dokunacak tezgah, halı da vardı. Yapılacak işler vardı, belki buydu okula göndermemelerinin sebebi ve böylece zaruretlerin arkasına sığınıyorlardı; fakat her ne olursa olsun gerçek sebep cehaletti.

Kaynak: PROF DR ALİ ÇAVUŞOĞLU

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hacilarhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.