Zaman çok hızlı bir şekilde geçip gitmekte ve böylece ömrümüzde hızlı şekilde tükenmektedir. Ama bu hızlı geçen zaman diliminde dünya için yaptığımız çalışmaların, gayretlerin yanında ebedi saadet ve huzura ermek için de bir şeyler yapmamız, hazırlamamız gerekmektedir. Sadece bu dünya için çalışırsak Rabbimizin huzuruna eli boş gideriz. Atalarımız ne demiştir: “Eli boş gidilmez, gidilen yere” Bizde âlemlerin Rabbinin huzuruna gidiyoruz, o yüzden ömür sermayemizi iyi değerlendirmeli, bilhassa içinde bulunduğumuz böyle güzîde zaman dilimlerinde daha gayretli olmalıyız.
Allah’ın zamanlar içinde mukaddes kıldığı bazı zaman dilimleri vardır. Örneğin arefe günü mübarektir, bayram sabahları mübarektir, muharrem aynının onuncu günü mübarektir bunları çoğaltabiliriz ama bu mukaddes zaman dilimlerinden biri de bu günlerde yeni yeni girdiğimiz; üç aylar diye bilinen “Receb, Şaban ve Ramazan” aylarıdır.
Bu güzîde zaman dilimi geldiği zaman Resûl-i Ekrem: “Allah’ım, receb ve şâban’ı bize mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır” (Taberânî, el-Muʿcemü’l-evsaṭ, IV, 189) diye dua etmeye başlarmış. Gerçekten çok güzel bir duadır. Halk arasında üç aylar olarak bilinin ve bizlere Ramazan-ı Şerif’i haber veren, aynı zamanda bizleri Ramazan’a hazırlayan bu maneviyat atmosferine girdiğimiz şu günlerde bizde bu duayı çokça yapmalıyız.
Üç ayların faziletine dair Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam den nakledilen birçok hadis-i şerif bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Regaib, Mi‘rac, Berat ve Kadir geceleri de bu aylar içinde yer almaktadır. Receb ayının ilk cuma gecesi Regaib, yine Receb ayının yirmi yedinci gecesi Mi‘rac, Şâban ayının on beşinci gecesi Berat ve Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi Kadir gecesidir. Sevgili Peygamberimiz: “Beş gece vardır ki duâ reddolunmaz: Receb’in ilk gecesi, Şaban’ın on beşinci gecesi, cuma gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 3952) buyurmaktadır. Bu duâların reddolunmadığı mübarek geceleri hakkı ile değerlendirmeye çalışmalı ve Rabbimize güzel bir kul olacağımıza dair ahdimizi yenilemeliyiz.
Peygamberimiz "Recep Allah'ın ayıdır, Şâban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır" buyurmuştur.
Bundan dolayı bu üç ay için şunlar söylenir:
Receb mağfiret, Şâban şefaat, Ramazan afv ve bağışlama mevsimidir.
Receb tövbe, Şâban salat u selâm ve muhabbet, Ramazan ise oruç ve Kur’an iklimidir.
Receb ekim, Şâban sulama, Ramazan hasad mevsimidir.
Receb kötülüklerden kesilme, Şâban taate yöneliş, Ramazan ilahi keremi bekleme mevsimidir.
Bu ayların önem ve ehemmiyetini artıran birçok durum olmasından dolayı bu zaman diliminde ibadet, dua, zikir ve hayırlı işlerle daha fazla meşgul olunarak dinî duygularımızı daha yoğun olarak yaşanmaya gayret göstermeliyiz.
Peygamber Efendimizin hayatına baktığımız zaman Receb ve Şâban aylarında diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğunu görüyoruz. Tabi Ramazan ayında olduğu gibi ayın tamamını oruçlu geçirmiyor ama elinden geldiğince bu aylarda da fazlaca oruç tutmaya gayret ediyor. Bilhassa Hz. Peygamber Ramazan dışındaki en faziletli orucun Şâban ayında tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir. (Tirmizî, “Zekât”, 28) Şâban ayı için “Şehrullah-Allah’ın ayı” ifadesi kullanılmıştır. Resûl-i Ekrem’in şâban ayında diğer aylara oranla daha fazla oruç tuttuğunu, bazen de bu ayın çoğu günlerini oruçlu geçirmeye gayret ettiğini hadis kitaplarımızda görüyoruz. (Buhârî, “Ṣavm”, 52; Müslim, “Ṣıyâm”, 175, 176).
Resûl-i Ekrem Efendimiz bu ayların Rabbimizin büyük bir ikramı olduğunu biliyor ve bu ayları oruç ve benzeri nafile ibadetlerle süsleyerek değerlendiriyor.
Biz müminler de şu an bizleri bahar tazeliği ile saran üç ayları hissiyat ve ibadet yoğunluğu eşliğinde gündelik hayatımızı sorgulama, yenilenme ve günahlarımızdan arınma fırsatı olarak görmeliyiz.
Üç aylar içinde ihya ettiğimiz mübarek gecelerimizde her mümin, içinden yükselen şu sesi cevaplamakla işe başlamalıdır:
– Ben kimim, bu âleme niçin gönderildim?
– Yaratılış gayem nedir, Allah bizi niçin yarattı?
– Günahlarımdan arınmak için nasıl tevbe yapmalıyım?
– Güzel kitabımız Kur’an bizlere neler emrediyor, ben emrettiklerinin ne kadarını yapıyorum?
– Allah’ı seviyorum diyorsun, kulluk vazifeni yapabiliyor musun?
– Peygamberi seviyorum diyorsun, onun sünnetine uygun yaşayabiliyor musun?
– Şeytanın düşmanın sen de biliyorsun. Ona karşı koyabiliyor musun?
– Cennet haktır diyorsun ve inanıyorsun. Ona lâyık neyin var?
– Ölümün hak olduğundan şüphen yok. Şu an ölüme hazır mısın?
– Kendi suçlarını düzeltmek yerine başkalarının ayıplarıyla neden uğraşıyorsun?
– Allah’ın nimetlerini yiyorsun, şükrünü edâ edebiliyor musun?
– Hep kendin için çalıştın, durdun. Bugüne kadar Allah için ne yaptın? Kaç yetimin başını okşadın, karnını doyurdun, üstünü giydirdin? Senden sonra insanlığa hizmet edecek, malından, ilminden, neslinden ve örnek ahlâkından bir evlât yetiştirebildin mi? İnsanlık hizmeti adına neler ürettin?
İşte bu şekilde üç aylar muhasebe zamanıdır. Üç aylar, kendimizi denetleme, değerlendirme bakımından çok önemlidir. Bir kere daha geçmişimizin muhasebesini yapıp, geleceğe hazırlıklı olmanın tedbirlerim almalıyız.
Bütün bunları kendimize sorup bir durum değerlendirmesi yapmak, bu mübarek günlerin, gecelerin ve ayların şuuruna varmak demektir. Her an günah lekeleriyle kirlenen dudakları duaya, gönülleri Allah’ın dergâhına yöneltmek için verilmiş olan büyük bir fırsattır.
İnsanların hayat defterine hayırların kaydedilmesine, hataların affedilmesine, sevapların verilmesine vesile teşkil eden bir nimettir.
Rabbim bizleri bu ayları hakkı ile değerlendirebilen kulları arasına katsın.
Günahlarından arınmış şekilde Ramazan Bayramı sabahına ulaştırsın ve sonunda da cennet ve cemâlullâh bayramına erenlerden eylesin.
13.02.2021
Şükrü Selim AVCI