Kendi duygularını anlayabilen ve karşısındaki kişinin duygularını farkeden bireyler yaşamdan daha fazla doyum alabilmektedirler. Buna bağlı olarak evlilik, iş, arkadaşlık ve ebeveynlik rolleri de o doyuma göre şekillenebilmektedir. Peki çocukluğumuza kadar uzanan bu duygusal süreç nasıl şekillenmektedir ?
Çocukluğumuzun ilk 6 yılı bizim yıllar sonraki hayatımızı etkileyecek nitelikte bir dönemdir. Çoğu zaman farkında varmasak ta olaylara ve kişilere verdiğimiz tepkiler erken çocukluk döneminde gözlemlerimizi yansıtmaktadır. Bu sebeple çocukların gündelik hayatındaki yeme-uyuma-oyun-ilişki kurma gibi temel aktiviteleri ebeveynleri tarafından gelişim dönemi ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi gerekir. Çocukların duygusal gelişiminin sağlıklı olması fiziksel, bilişsel ve sosyal gelişim süreçleri ile bağlantılıdır. Bebek doğduğu andan itibaren sosyalleşmeye hazırdır. Sosyalleşme ile çocukların duygusal gelişimi gelişir ve olgunlaşır. İlk olarak anne-baba ve kardeşler ile duygusal bağ kurulur. Aylar geçtikçe farklı duyguları tanımaya ve keşfetmeye başlar. Huzursuzluk, mutluluk, heyecan, utanma, korku, şaşırma, sevinme ve üzülme...Daha pek çok duyguyu çocuklar farkeder. Yalnızlık, güvensizlik gibi hisleri de öğrenirler. Herhangi bir stres ve kaygı oluşturabilecek bir durum karşısında bebek bakım verenini yanında görmek ister, bu sayede kendini tehlikelerden korumayı hedefler. Anne-bebek arasındaki bu sosyal ve duygusal etkileşim bireyin hayat boyu diğer insanlarla ilişki kurma biçimini şekillendirir. Anne ya da bakımını üstlenen kişi bebeğin ihtiyaçlarına duyarlı olup zamanında ve uygun şekilde yanıt verdiğinde bebek güvenmeyi öğrenir. Bu tutarlı bir şekilde devam ettiğinde ise hayatı boyunca karşısına çıkan diğer insanlara karşı da güvenebilmeyi öğrenmiş olur. Bebeğin temel ihtiyaçlarının tutarlı bir şekilde karşılanıyor olması“ben değerliyim ve güvendeyim” duygusunu da pekiştirmiş olacaktır. Ancak bu süreç olumsuz bir şekilde ilerlediği zaman yani anne bebeğin temel ihtiyaçlarını yeterli ve tutarlı bir şekilde karşılayamadığı zaman çocukta yetersizlik ve güvensizlik duyguları oluşur. İleriki hayatında ise hem kendi benliğine değersizlik duygusunu yükleyecek hem de diğer kişilerle güvensiz ilişkiler kurma olasılığını kuvvetlendirecektir.
· Çocuklarla kurulan ilişkide de, duyguları konuşma ve aktif dinleme çok önemli unsurlardır. Çocuğunuzun duygusunu anlamak ve “Görüyorum ki bu olay seni çok üzmüş” , “Çok heyecanlandığının ve korktuğunun farkındayım bu yüzden öyle tepki verdin” gibi onun duygularını yansıtan cümleler ile karşılık vermek duygularının ifadesini şekillendirmiş olur. Bu tarz yansıtma cümleleri sayesinde çocuğununuz sizin onu anladığını hissetmiş olur.
· “Korkacak bir şey yok” “Üzülecek bir şey yok” tarzı söylemlerden olabildiğince kaçınmalıyız. Bu tarz ifadeler çocuklarda duygularını gizlemelerine neden olabilir. Buna sebebiyet vermemek için “Üzüldüğünü görüyorum, böyle hissetmekte haklı olabilirsin ama ben şöyle olduğunu düşünüyorum sen ne düşünüyorsun ?” gibi bir yaklaşım çocuğunuzun duygusal gelişimine katkı sağlayacaktır.
· Çocuklar sadece söylediklerimizi değil yaptıklarımızı da örnek alırlar. O yüzden çocuklarımız ile konuşurken mimiklerimiz ile sözlerimizin uyumlu olması oldukça önemlidir. Özellikle 2-6 yaş arasında çocuklarımıza duyguları resimler çizerek, masallar ve oyunlar eşliğinde günlük hayattan örnekler vererek öğretebilirsiniz.
Çocuklarımız hangi duyguyu yaşıyor olursa olsun onlarla her zaman konuşmaya istekli olduğumuzu ve bu duygularla başa çıkabilmek için her zaman destek olabileceğimizi onlara hatırlatalım. Bu sayede çocuklarımız kendilerini güvende hissederek kaygılarını daha rahat yönetmeye çalışacak ve duygularını bastırmamış olacaklardır.
Saygılarımla.
Psikolog Nadide İçöz BaktırMerhabalar.
Ben Psikolog Nadide İÇÖZ BAKTIR.26 Kasım 1997 tarihinde Kayseri’de dünyaya geldim. Lisans eğitimimi Nuh Naci Yazgan Üniversitesi’nde Psikoloji alanında tamamladım. Erciyes Üniversitesi’nde Pedagojik Formasyon eğitimimi tamamlamış bulunmaktayım. Ayrıca İstanbul Üniversitesi’nde Çocuk Gelişimi bölümünde eğitimimi devam ettirmekteyim. Bu eğitim sürecinde ve sonrasında bilgilerimi, seminerler, konferanslar ve aktif çalışmalar ile güncellemeye devam ediyorum. Çalışma hayatımda ise çoğunlukla çocuklar ve ebeveynler üzerine aktif olarak incelemelerde bulunuyorum. Mesleğini severek yapan, her bireyin kendine özgü yeteneklerinin olduğunun farkına varan ve bu konuda aileleri bilgilendirmek adına çalışmalarını devam ettiren bir psikoloğum.
Aldığım Eğitimler ;
-Cattel 2A Zeka Testi
-Cattel 3A Zeka Testi
-WISC-R Zeka Testi
-Porteus Labirent Zeka Testi
-AGTE (Ankara Gelişim Tarama Envanteri)
-Bender Gestalt Motor Algılama Testi
-Gesell Gelişim Testi
-Metropolitan Okul Olgunluğu Testi
-Peabody Resim-Kelime Testi
-Beier Çocuk ve Yetişkinler için Cümle Tamamlama Testi
-D2 Dikkat Testi
-Duygu Odaklı Bireysel Terapi Eğitimi
-Çocuk ve Ergen Psikopatolojisinde Psikolojik Müdahale Eğitimi
-Oyun Terapisi Eğitimi
-Masal Terapisi Eğitimi
-Sanat Terapisi Eğitimi
-Akıl Zeka Oyunları Eğitimi