1960'lı yılların başlangıcında Bursa Eğitim Enstitüsü'nde okurken Çekirge'den Uludağ'a doğru yürür, kentin yakın köylerinden biri olan İnkaya'dan ovaya bakmasını severdim ama zihnimi bir soru kurcalardı: Ülkenin gelişmiş bir kentinin bu kadar yakınında neden İnkaya çok gelişkin bir yerleşim yeri olamamış?
İki yıl sonra Eskişehir'de Tunalı Ortaokulu'nda öğretmenlik yaparken de Muttalip Köyü zihnimde benzer soruların alevlenmesine neden olurdu.
Yıllar sonra Kayseri'de Hacılar iş insanlarıyla dostluklarımız gelişince zihnimde başka bir sorunun korları alevlendi: Hacılar'ı ABD kovboy filmlerinden zihnimizde şekillenen Teksas'a benzetenler bugün girişimcilikte kendini kanıtlayan Hacılar insanını acaba nasıl bir yere koyuyorlar?
Hacılar kökenli iş insanlarının toplantılarında bir özdeyiş zihnimde canlanıyor: Zaruretin yarattığı maharet midir bu yöredeki girişimcilik ruhu ve ortaya konan üretim yapısını yaratan?
Soru içerikleri değişiyor
Hacılar toplantısındaki sorular dolar kuru, faiz oranı, borsa iniş-çıkışları gibi güncel gelişmeleri saplanıp kalmadı. Yedi ayrı soru öne çıktı; onları sizlerle paylaşmak istiyorum:
1) Bizim erişebildiğimiz hukuk altyapısı, ihtiyacımız olan farklı disiplinlerdeki hukuk sorunları için yeterli olamıyor. Örneğin, fikri ve sinai mülkiyetle ilgili hukuk ihtiyacı ile mal ve hizmet alış-verişini ilgilendiren hukuk desteği ayrı uzmanlık gerektiriyor. Biz çeşitlenen, farklılaşan ve uzmanlık gerektiren hukuk ihtiyacımızı nasıl karşılayacağız?
2) Otomasyon ve yapay zeka nedeniyle ucuz-emek odaklı üretim gelişmekte olan ülkelere gidişi durdurduğu gibi hızla “merkeze dönüş” yaşanıyor. İş insanları olarak giderek güçlenen bu eğilimin fırsat ve tehlikelerini nasıl başa çıkarız?
3) Bugüne kadar uygulanan Teşvik Sistemlerinin yarattığı sonuç hakkında hepimizin bir kanaatı var. Bugünkü yapısıyla Teşvik Sistemleri bizi kişi başına 30 bin dolar geliri olan ülkeler düzeyine çıkarır mı?
4) Finans-odaklı yaygın algılama yerine reel ekonomiyi öne çıkaran bir tartışma gündemine odaklanabilmek ve toplumsal uzlaşma sağlamak için neler yapmalıyız?
5) Ülkemizde tarımsal üretimin niceliği kadar niteliklerinin de geliştirilmesi için yapılanlar yeterli mi, yoksa daha farklı bir yol ve yöntem mi izlenmeli?
6) “Referandum süreci” ekonomide yaşanmakta olan sıkıntıları derinleştirir mi?
7) Hepimiz uluslararası piyasada iş yapıyoruz, döviz kuru güncel yaşamımızı etkiliyor. Bu konuda yakın gelecekte neler beklemeliyiz?
Yanıtlardan çok sorular önemli Hangi TV kanalını açsanız, hangi yaygın gazeteye baksanız, farklı bakış açılarından bu soruların yanıtları veriliyor: Hukukun, ana operasyonlardan çok pazara kayan bir ihtilaf çözme aracı olmaktan çıkarak, fırsat değerlendirme aracı haline geldiği biliniyor.İşlem maliyetleri içinde sözleşmeler ve hukukun diğer çözümleri önemli bir pay alıyor.
Teknolojinin, insanın performansını artırma yerine. İnsanın yerini alma özelliği, merkeze dönüş eğilimini güçlendiriyor; Hacılar' da bu konu konuşulduğuna göre ne yapmamız ve nasıl yapmamız gerektiği artık bir ilgi ve ihtiyaç haline gelmiş.Toplumsal tartışmanın gündeminde yer alırsa alternatif çözümler de üretilir.
Mekan ve sektör bazlı teşviklerin, anonsu kendinden büyük abartılı projelerin kıt kaynakları nasıl israf ettiğinin dünyada da ülkemizde de örnekleri yeteri kadar var. Analiz etmek için bu ülkeden daha iyi bir laboratuvar bulamazsınız.
Finans-odaklı ekonomik tartışmalar, reel ekonominin ürün geliştirmeden, fiyat-maliyet dengelerini oluşturmaya kadar ana alana kayıyor...Yakın gelecekte kendi işyerinde üretkenlik ve verimlilik analiz yapmayanların gelcekleri olmayacağını hep birlikte tanıklık edeceğiz.
Envanteri olmayan, destekler için verdiği her kuruşu “geri-bildirim çevrimi” ile açık ortamlarda tartışmayan toplumların tarımda yapacakları şey az... Hızla, “hizmette birleşmeyi” sağlayan rekabet edebilir ölçek sorununu çözmemiz gerekiyor.
Referandumda “politik dil” önemli...Kapsayıcı olmayan, ayrıştıran dili ister iktidar, isterse muhalefet kullansın iki ay kayıp zaman olacaktır; etkileri uzun döneme de yayılacaktır.
Ben bunca yıldır tek bir döviz kuru tahmini yapmış da üç kez üst üste tutturabilmiş bir kimseyi anımsamıyorum, sizin bildiğiniz biri varsa öğrenmek isterim.
Hacılar, yoksulluk ve yoksunluğun yarattığı bir girişimciler yeridir... Şimdi, geleceği yaratmak için niceliklerden çok nitelik arayan sorularıyla da başarılarının bir rastlantı olmadığını kanıtlamanın adımlarını atıyorlar.
Dünya Gazetesi Köşe Yazısından Alınmıştır