Psikolog Nadide İçöz Baktır
Köşe Yazarı
Psikolog Nadide İçöz Baktır
 

SAVAŞIN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ PSİKOLOJİK ETKİLERİ

Savaşlarda en fazla zarar gören ve bir o kadar da masum olanlar hiç şüphesiz ki çocuklardır. Çocuklar için en temel ihtiyaçlardan birisi olan “güven duyma/güvende hissetme” duygusu gelişme sürecindeyken savaş ve çatışmaların ortaya çıkması çocukları psikolojik etkilere karşı daha hassas duruma getirmektedir. Yüzyıllardır dünyada milyonlarca çocuk savaşların, afetlerin, çatışmaların ve göçlerin etkisiyle mağdur olmaktadırlar. Savaş ortamına maruz kalan çocuklarda korku, çaresizlik ve güvensizlik gözlemlenebilmektedir. Çocuklar temel bakım ihtiyaçlarının giderilmesi ve güvende hissetme duygusu açısından ailenin desteğine muhtaçtır .Savaş sırasında ailenin destekleri bozulmak durumunda kalır. Çocuğun annesini, babasını, kardeşini, akrabalarından veya arkadaşlarından herhangi birini kaybetmesi söz konusuysa yas sürecine girmesi kaçınılmazdır. Bunlarla beraber yaşadığı ortamdan uzaklaşmak zorunda kalması, kullanmış olduğu eşyalara el konulması, yaşam kalitesinin düşmesi ve temel ihtiyaçlarının aksaması da bu yas sürecini tetikleyecektir. Bu süreçten kurtulan çocuklar ise ileride “keşke yakınlarımı da kurtarabilseydim” düşüncesine girerek suçluluk hissedebilirler. Yaşanılan savaş, göç, şiddet gibi durumların üzerinden zaman geçmesine rağmen çocuklarda korku ,dikkat dağınıklığı, uyku bozuklukları, öfke hali ve agresif davranışlar travma sonrası stres bozukluğunun etkilerini gösteriyor olabilir. Aile desteğine yeniden ihtiyaç duyulduğu bu dönemde ebeveynler yaşadıkları durum karşısında korku, çaresizlik ve tedirginlik hissediyorlarsa çocuklar da aynı duruma benzer tepkiler vereceklerdir. Böyle bir durumda anne ve babanın dikkat etmesi gereken nokta; tepkilerini, çocuğun sahip olduğu güvenlik duygusunu etkilemeyecek bir şekilde dışa vurmak ve bununla birlikte çocuğu gözlemlemektir. 0-3 yaş aralığındaki bebeklerde travma genelde ; anneden ayrılamama,sık sık huzursuz olma, iştah kaybı, uyku  bozuklukluğu gibi durumlarla kendisini gösterebilir.3-6 yaş arasındaki çocuklarda ise aynı belirtileri görmekle birlikte bazı davranışlarda duraksama veya gerileme de görülebilir. Örneğin alt ıslatma problemi ortaya çıkabilir veya parmak emme davranışı yeniden görülebilir. Daha ileriki dönemlerde ise çocuklar olayları abartarak aktarabilir, oynamış olduğu oyunlarda ve çizmiş olduğu resimlerde şiddet ve savaş içerikli konuları ele alabilir. Savaş ortamında olmayan çocuklarda da bu durumları gözlemliyorsak savaş bölgesinden yoğun şekilde aktarılan haberlere şahit olmuş olabilirler.  Bu süreçte radyo, televizyon, telefon gibi haber içerikli teknolojik aletlerden çocuklarımızı uzak tutabiliriz. Yetişkinler arasında geçen konuşmalara da çocuklar farkında olmasak bile dikkatlerini verebilir ve etkilenebilirler. Savaşa şahit olan çocuklara güvenli ortam oluşturulduktan sonra ebeveynler tarafından destekleyici çalışmalar yapılabilir. Resim yapmak, hikaye okumak gibi rahat hissedebilecek aktivite zamanlarında konu açılabilir ve sorular cevaplanabilir. Konu bitirilirken güzel bir anı veya duyguyla bitirmek mutlaka rahatlatıcı olacaktır. Çocukların sormuş oldukları soruların üzerini kapatmak yerine sabırla dinleyip tutarlı ve rahatlatıcı cevaplar verilmesi gerekir aksi takdirde çocuklar aynı soruları sık sık sormaya devam edebilir.  Çocuğunuzun hissettiği tüm duyguların normal olduğunu, onu anladığınızı ve zamanla daha rahat hissedeceğini söyleyebilirsiniz. Daha büyük yaş grubu veya ergenlerde ise korku, kaygı ve stres yoğun yaşanabilir. Ebeveynler çocuklarının bu duygularını hafifletmek için gerekli çalışmaları yapsalar da süreci daha sağlıklı atlatmak için psikolog, psikiyatrist veya çocuk gelişimi uzmanlarından destek alabilirler. Hiçbir çocuk savaş görmeyi ve bunca gözyaşı dökmeyi hak etmiyor. Dileğimiz bundan sonraki süreçte dünyada hiçbir çocuk savaş ortamını tecrübe etmemesi yönünde.. Herkese barış dolu günler diliyorum.
Ekleme Tarihi: 02 Haziran 2022 - Perşembe
Psikolog Nadide İçöz Baktır

SAVAŞIN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ PSİKOLOJİK ETKİLERİ

Savaşlarda en fazla zarar gören ve bir o kadar da masum olanlar hiç şüphesiz ki çocuklardır. Çocuklar için en temel ihtiyaçlardan birisi olan “güven duyma/güvende hissetme” duygusu gelişme sürecindeyken savaş ve çatışmaların ortaya çıkması çocukları psikolojik etkilere karşı daha hassas duruma getirmektedir.
Yüzyıllardır dünyada milyonlarca çocuk savaşların, afetlerin, çatışmaların ve göçlerin etkisiyle mağdur olmaktadırlar. Savaş ortamına maruz kalan çocuklarda korku, çaresizlik ve güvensizlik gözlemlenebilmektedir. Çocuklar temel bakım ihtiyaçlarının giderilmesi ve güvende hissetme duygusu açısından ailenin desteğine muhtaçtır .Savaş sırasında ailenin destekleri bozulmak durumunda kalır. Çocuğun annesini, babasını, kardeşini, akrabalarından veya arkadaşlarından herhangi birini kaybetmesi söz konusuysa yas sürecine girmesi kaçınılmazdır. Bunlarla beraber yaşadığı ortamdan uzaklaşmak zorunda kalması, kullanmış olduğu eşyalara el konulması, yaşam kalitesinin düşmesi ve temel ihtiyaçlarının aksaması da bu yas sürecini tetikleyecektir. Bu süreçten kurtulan çocuklar ise ileride “keşke yakınlarımı da kurtarabilseydim” düşüncesine girerek suçluluk hissedebilirler. Yaşanılan savaş, göç, şiddet gibi durumların üzerinden zaman geçmesine rağmen çocuklarda korku ,dikkat dağınıklığı, uyku bozuklukları, öfke hali ve agresif davranışlar travma sonrası stres bozukluğunun etkilerini gösteriyor olabilir. Aile desteğine yeniden ihtiyaç duyulduğu bu dönemde ebeveynler yaşadıkları durum karşısında korku, çaresizlik ve tedirginlik hissediyorlarsa çocuklar da aynı duruma benzer tepkiler vereceklerdir. Böyle bir durumda anne ve babanın dikkat etmesi gereken nokta; tepkilerini, çocuğun sahip olduğu güvenlik duygusunu etkilemeyecek bir şekilde dışa vurmak ve bununla birlikte çocuğu gözlemlemektir. 0-3 yaş aralığındaki bebeklerde travma genelde ; anneden ayrılamama,sık sık huzursuz olma, iştah kaybı, uyku  bozuklukluğu gibi durumlarla kendisini gösterebilir.3-6 yaş arasındaki çocuklarda ise aynı belirtileri görmekle birlikte bazı davranışlarda duraksama veya gerileme de görülebilir. Örneğin alt ıslatma problemi ortaya çıkabilir veya parmak emme davranışı yeniden görülebilir. Daha ileriki dönemlerde ise çocuklar olayları abartarak aktarabilir, oynamış olduğu oyunlarda ve çizmiş olduğu resimlerde şiddet ve savaş içerikli konuları ele alabilir. Savaş ortamında olmayan çocuklarda da bu durumları gözlemliyorsak savaş bölgesinden yoğun şekilde aktarılan haberlere şahit olmuş olabilirler.  Bu süreçte radyo, televizyon, telefon gibi haber içerikli teknolojik aletlerden çocuklarımızı uzak tutabiliriz. Yetişkinler arasında geçen konuşmalara da çocuklar farkında olmasak bile dikkatlerini verebilir ve etkilenebilirler.
Savaşa şahit olan çocuklara güvenli ortam oluşturulduktan sonra ebeveynler tarafından destekleyici çalışmalar yapılabilir. Resim yapmak, hikaye okumak gibi rahat hissedebilecek aktivite zamanlarında konu açılabilir ve sorular cevaplanabilir. Konu bitirilirken güzel bir anı veya duyguyla bitirmek mutlaka rahatlatıcı olacaktır. Çocukların sormuş oldukları soruların üzerini kapatmak yerine sabırla dinleyip tutarlı ve rahatlatıcı cevaplar verilmesi gerekir aksi takdirde çocuklar aynı soruları sık sık sormaya devam edebilir.  Çocuğunuzun hissettiği tüm duyguların normal olduğunu, onu anladığınızı ve zamanla daha rahat hissedeceğini söyleyebilirsiniz. Daha büyük yaş grubu veya ergenlerde ise korku, kaygı ve stres yoğun yaşanabilir. Ebeveynler çocuklarının bu duygularını hafifletmek için gerekli çalışmaları yapsalar da süreci daha sağlıklı atlatmak için psikolog, psikiyatrist veya çocuk gelişimi uzmanlarından destek alabilirler. Hiçbir çocuk savaş görmeyi ve bunca gözyaşı dökmeyi hak etmiyor. Dileğimiz bundan sonraki süreçte dünyada hiçbir çocuk savaş ortamını tecrübe etmemesi yönünde.. Herkese barış dolu günler diliyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hacilarhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.