Günlük hayatta çoğu zaman kişinin kendi malını ,nedeni ne olursa olsun mevcut ve olası borçları karşısında cebri icra ile elinden çıkması neticesi ile karşılaşma ihtimalini düşünerek,bu varlık veya varlıklarını alacaklılarına karşı koruma düşüncesi ile hareket etme içinde olabileceği hayatın olağan akışına uygun bir davranış olabilmektedir.Ancak bunun yanında bu kişiden alacağı olanların da alacaklarına adil bir şekilde kavuşması toplu ve devlet düzeninin sağlıklı yürüyebilmesi için şarttır. Bunun için cebri icra kurumu getirilmiştir.
İşte davalı/alacaklıların ,alacaklarına kavuşması için taşınmazını gerçekte satmayan ama saltmış gibi gözüken borçlu/davalıların bu tasarruflarının hükümsüz hale getirilmesini sağlayan müessese İcra ve İflas Kanunumuzda Tasarrufun İptali olarak düzenlenmiştir.
Bu davalar borçlunun alacaklılarına zarar veren bazı tasarruflarını en azından davacı yönünden iptal veya hükümsüz hale getirerek, malvarlığından çıkardığı malları tekrar borçlunun malvarlığına geçmesine sağlayan bir davadır.
Bu davada güdülen amaç, borçluların aleyhine yapılan hacizden veya iflas kararından önce alacaklılarından mal kaçırmak amacı ile yaptıkları bu satışları alacaklı yönünden geçersiz saymak ve neticede dava sonunda borçlunun malvarlığından kaçırmaya çalıştığı dava konusu edilen mal üzerinde icra yolu ile alacağını almasını dolayısı ile bu malın haczini ve satışını isteyebilmesidir.
Dava sonunda,yapılan bu satış işlemi iptal olacak ise,tasarrufa konu mal son alıcıdan alınarak borçluya iade edilmez.Bu mal yine alan kişi üzerinde kalmakla beraber alacaklı, o malın haczini,satışını ve neticede satış sonrası bedelden alacağını alma hakkına kavuşur.
İptal davasının kabulu halinde dava konusu tasarrufun tümünün iptaline, değil, icra takibi yapılan alacak ve ferilerine yeter miktarda tasarrufun iptaline karar verilir.
Bunun öncesinde davacı tarafından davalı borçlu aleyhine icra takibi yapılmış ve neticede bu takibin sonuçsuz kalması ve aciz vesikası alınması gerekmektedir.
Ancak muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında aciz belgesi aramamaktadır.
Borçlunun hiç haczi kabil malı bulunmadığını belgeleyen haciz tutanağı kesin aciz belgesi
hükmünde borçlunun bulunan ve haciz edilen mallarının icra dairesince takdir edilen kıymetlerine göre, borcu karşılamayacağını belirten haciz tutanağı geçici aciz belgesi yerine geçer.
Davacı/alacaklının alacağının doğumundan sonra borçlu tarafından yapılmış olan tasarrufların iptalini isteyebileceğini, yani kendisinin, alacaklı olmadığı zamanda borç/davalının yapmış olduğu tasarrufların iptalini isteyemeyeceği aşikardır.
Borç, davacı ile davalı arasında bir taşınır/taşınmaz satışından, kredi sözleşmesinden, faturadan, senetten vs. doğmuşsa, borcun doğum tarihi sırasıyla; satışın yapıldığı, faturanın düzenlendiği, kredi sözleşmesinin düzenlendiği, senedin düzenlendiği tarih sayılır. Alacaklının bir senede dayanarak takipte bulunmuş olması halinde, kural olarak, alacağın, senedin düzenlendiği tarihte doğduğu kabul edilir.
Davalı/borçludan taşınmazı satın alan kişinin borçlunun iş arkadaşı, akrabalık, arkadaşlık, komşuluk veya ticari ilişkisi bulunan kişi olması halinde, bu kişinin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklarına zarar verme kastını bilmesi gereken konumda bulunduğundan, borçlu ile bu kişi arasındaki işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği ile ilgili Yargıtay kararları vardır.
İptal davasının tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş sene içinde açılması gerekir.
Tasarrufun iptali davası borçlu ve borçlu ile işlem yapan üçüncü kişiye karşı açılması gerekecektir. Bunun yanında Mahkeme ,davacı/borçlunun bu satışı yapması için gerekli durumların bulunup bulunmadığı, satış yapılan malın değerinin tapuda gösterilen değer ile aynı olup olmadığı noktasında da ayrıntılı inceleme yapmaktadır.
Anasayfa
Yazarlar
AV. HÜDAİ BARUT
Yazı Detayı
Bu yazı 683+ kez okundu.
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI
Günlük hayatta çoğu zaman kişinin kendi malını ,nedeni ne olursa olsun mevcut ve olası borçları karşısında cebri icra ile elinden çıkması neticesi ile karşılaşma ihtimalini düşünerek,bu varlık veya varlıklarını alacaklılarına karşı koruma düşüncesi ile hareket etme içinde olabileceği hayatın olağan akışına uygun bir davranış olabilmektedir.Ancak bunun yanında bu kişiden alacağı olanların da alacaklarına adil bir şekilde kavuşması toplu ve devlet düzeninin sağlıklı yürüyebilmesi için şarttır. Bunun için cebri icra kurumu getirilmiştir.
İşte davalı/alacaklıların ,alacaklarına kavuşması için taşınmazını gerçekte satmayan ama saltmış gibi gözüken borçlu/davalıların bu tasarruflarının hükümsüz hale getirilmesini sağlayan müessese İcra ve İflas Kanunumuzda Tasarrufun İptali olarak düzenlenmiştir.
Bu davalar borçlunun alacaklılarına zarar veren bazı tasarruflarını en azından davacı yönünden iptal veya hükümsüz hale getirerek, malvarlığından çıkardığı malları tekrar borçlunun malvarlığına geçmesine sağlayan bir davadır.
Bu davada güdülen amaç, borçluların aleyhine yapılan hacizden veya iflas kararından önce alacaklılarından mal kaçırmak amacı ile yaptıkları bu satışları alacaklı yönünden geçersiz saymak ve neticede dava sonunda borçlunun malvarlığından kaçırmaya çalıştığı dava konusu edilen mal üzerinde icra yolu ile alacağını almasını dolayısı ile bu malın haczini ve satışını isteyebilmesidir.
Dava sonunda,yapılan bu satış işlemi iptal olacak ise,tasarrufa konu mal son alıcıdan alınarak borçluya iade edilmez.Bu mal yine alan kişi üzerinde kalmakla beraber alacaklı, o malın haczini,satışını ve neticede satış sonrası bedelden alacağını alma hakkına kavuşur.
İptal davasının kabulu halinde dava konusu tasarrufun tümünün iptaline, değil, icra takibi yapılan alacak ve ferilerine yeter miktarda tasarrufun iptaline karar verilir.
Bunun öncesinde davacı tarafından davalı borçlu aleyhine icra takibi yapılmış ve neticede bu takibin sonuçsuz kalması ve aciz vesikası alınması gerekmektedir.
Ancak muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında aciz belgesi aramamaktadır.
Borçlunun hiç haczi kabil malı bulunmadığını belgeleyen haciz tutanağı kesin aciz belgesi
hükmünde borçlunun bulunan ve haciz edilen mallarının icra dairesince takdir edilen kıymetlerine göre, borcu karşılamayacağını belirten haciz tutanağı geçici aciz belgesi yerine geçer.
Davacı/alacaklının alacağının doğumundan sonra borçlu tarafından yapılmış olan tasarrufların iptalini isteyebileceğini, yani kendisinin, alacaklı olmadığı zamanda borç/davalının yapmış olduğu tasarrufların iptalini isteyemeyeceği aşikardır.
Borç, davacı ile davalı arasında bir taşınır/taşınmaz satışından, kredi sözleşmesinden, faturadan, senetten vs. doğmuşsa, borcun doğum tarihi sırasıyla; satışın yapıldığı, faturanın düzenlendiği, kredi sözleşmesinin düzenlendiği, senedin düzenlendiği tarih sayılır. Alacaklının bir senede dayanarak takipte bulunmuş olması halinde, kural olarak, alacağın, senedin düzenlendiği tarihte doğduğu kabul edilir.
Davalı/borçludan taşınmazı satın alan kişinin borçlunun iş arkadaşı, akrabalık, arkadaşlık, komşuluk veya ticari ilişkisi bulunan kişi olması halinde, bu kişinin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklarına zarar verme kastını bilmesi gereken konumda bulunduğundan, borçlu ile bu kişi arasındaki işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği ile ilgili Yargıtay kararları vardır.
İptal davasının tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş sene içinde açılması gerekir.
Tasarrufun iptali davası borçlu ve borçlu ile işlem yapan üçüncü kişiye karşı açılması gerekecektir. Bunun yanında Mahkeme ,davacı/borçlunun bu satışı yapması için gerekli durumların bulunup bulunmadığı, satış yapılan malın değerinin tapuda gösterilen değer ile aynı olup olmadığı noktasında da ayrıntılı inceleme yapmaktadır.
Ekleme
Tarihi: 02 Temmuz 2019 - Salı
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.