Anasayfa
Yazarlar
AHMET TANDOĞAN
Yazı Detayı
Bu yazı 1432+ kez okundu.
Seçimle Gelen Seçimle Gider Ama
Seçimle Gelen Seçimle Gider Ama Demokrasilerde bu böyle olur zaten aksi de düşünülemez. Ama bu sadece ülkeyi yönetenler için gerekli değildir. seçimle gelinen her konum için geçerlidir. Ama son yıllarda bu değişti. Birilerine rağmen seçimi kazanan sivil toplum örgütleri başkanları bir şekilde ya istifa ettiriliyor yada görevden uzaklaştırılıyor. Ama her ne hikmetse hepsinin ortak bir noktası var. Farklı siyasi görüşten bile olsalar hepsinin ortak noktası Hacılarlı olması. Şöyle bir geriye gidelim Ticaret Odası Başkanı rahmetli Hasan Ali Kilci her seçimi kazandı. Sonra bir davanın sanığı olarak cezaevine atıldı. Ama dik durdu. İlerlemiş yaşına rağmen aylarca tek başına mücadele etti. Hapisteyken Ticaret Odası Başkanlığıdan istifa etti. Hapisten çıktı. Yargılandığı davalardan beraat etti. Milletvekili bile seçildi. Demek ki tek suçu Ticaret Odası başkanlığında her seçimi kazanmasıymış. Sanayi Odasında da aynı şeyler yaşandı. Mustafa Boydak da hakkındaki davalardan dolayı istifa etti. bugün ise sıra OSB'ye geldi. Çünkü bazıları için "Kayseri'de herkesin bir haddi olması" gerekiyor. Haddini aşanlar olursa bir şekilde cezalarını çekmek zorunda kalırlar havasını canlı tutmak gerekirdi. Hiç kimsenin OSB'de karşılarına çıkmayacağını söyleyenlere karşı Tahir Nursaçan aday oldu. İlk seçim oldukça heyecanlıydı bir tarafta milletvekilleri, bakanlar, şehrin ileri gelenleri diğer tarafta Nursaçan ve orta ölçekli sanayiciler vardı. Yapılan seçimlerde tek dertleri üretmek, hizmet almak, en önemlisi kendi OSB'lerinde söz sahibi olmak istemeleriydi. sanayicilerin dedikleri oldu ve Nursaçan ve ekibi seçimi kazandı. Daha sonra yapılan iki seçiminde kazanınca seçimle gelen seçimle gider sözü unutularak daha önce yapılanlar yeniden yapıldı. Çünkü kimse bu şehirde haddini aşamazdı. Geldiğimiz noktada üç ay süreyle görevden alındı. Peki sonuç ne olur? Bakacaklar, gelen tepkilere sanayici sessiz kalırsa süreci kendi isteklerine göre yönetecekler. Eğer önümüzdeki ay yapılacak mali genel kurulda sanayici tepkisini koyarsa "Biz kendi kendimizi yönetiriz" derse. İstemeseler de yargı sürecini bekleyeceklerdir. Şimdi 3 oda başkanına bakalım. Ortak noktaları aynı ilçeden olmaları. Hep sandıktan çıkmaları. Hiçbir seçimi kaybetmemeleri ama farklı görüşlere oldukları ve özellikle Nursaçan’ın iktidarın yanında Reis'e sonsuz bağlı olduğunu düşünürsek bu meselenin asıl sebebini herkes rahatça çözebilir. Şimdi bir düşünelim niçin hep aynı şeyleri yaşıyoruz. Rahmetli Hasan Ali Kilci o süreçte her zaman dik durdu. Ama yanında sadece ailesi ve bir kaç seveni vardı. O gün Kilci'ye yapılanlara dur diyemediğimiz için bu gün olanlar oldu. Bu günde sessiz kalırsak kimse izinsiz adım atamaz hale gelecek ve siyasette sanayide de hep birilerinin izin verdiği yere kadar gideceğiz. Gidenin de yapacakları belli. Bu günler bir dönüm noktası olacak. Niçin bunlar başımıza geliyor diyenler için cevap basit. Onlar tarihte yaşadıklarını unutuyorlar. Herzaman o günlerin acısını çıkartmak için fırsatları değerlendirirken bizler onlara hoş görünme yarışında oluyoruz. Yani ne yaparsanız yapın sıra bir gün herkese gelecek. Sarı öküz hikayesinde olduğu gibi. Bu son şans ya dur denecek ya sırası gelen gidecek!
Ekleme
Tarihi: 12 Kasım 2021 - Cuma
Seçimle Gelen Seçimle Gider Ama
Seçimle Gelen Seçimle Gider Ama Demokrasilerde bu böyle olur zaten aksi de düşünülemez. Ama bu sadece ülkeyi yönetenler için gerekli değildir. seçimle gelinen her konum için geçerlidir. Ama son yıllarda bu değişti. Birilerine rağmen seçimi kazanan sivil toplum örgütleri başkanları bir şekilde ya istifa ettiriliyor yada görevden uzaklaştırılıyor. Ama her ne hikmetse hepsinin ortak bir noktası var. Farklı siyasi görüşten bile olsalar hepsinin ortak noktası Hacılarlı olması. Şöyle bir geriye gidelim Ticaret Odası Başkanı rahmetli Hasan Ali Kilci her seçimi kazandı. Sonra bir davanın sanığı olarak cezaevine atıldı. Ama dik durdu. İlerlemiş yaşına rağmen aylarca tek başına mücadele etti. Hapisteyken Ticaret Odası Başkanlığıdan istifa etti. Hapisten çıktı. Yargılandığı davalardan beraat etti. Milletvekili bile seçildi. Demek ki tek suçu Ticaret Odası başkanlığında her seçimi kazanmasıymış. Sanayi Odasında da aynı şeyler yaşandı. Mustafa Boydak da hakkındaki davalardan dolayı istifa etti. bugün ise sıra OSB'ye geldi. Çünkü bazıları için "Kayseri'de herkesin bir haddi olması" gerekiyor. Haddini aşanlar olursa bir şekilde cezalarını çekmek zorunda kalırlar havasını canlı tutmak gerekirdi. Hiç kimsenin OSB'de karşılarına çıkmayacağını söyleyenlere karşı Tahir Nursaçan aday oldu. İlk seçim oldukça heyecanlıydı bir tarafta milletvekilleri, bakanlar, şehrin ileri gelenleri diğer tarafta Nursaçan ve orta ölçekli sanayiciler vardı. Yapılan seçimlerde tek dertleri üretmek, hizmet almak, en önemlisi kendi OSB'lerinde söz sahibi olmak istemeleriydi. sanayicilerin dedikleri oldu ve Nursaçan ve ekibi seçimi kazandı. Daha sonra yapılan iki seçiminde kazanınca seçimle gelen seçimle gider sözü unutularak daha önce yapılanlar yeniden yapıldı. Çünkü kimse bu şehirde haddini aşamazdı. Geldiğimiz noktada üç ay süreyle görevden alındı. Peki sonuç ne olur? Bakacaklar, gelen tepkilere sanayici sessiz kalırsa süreci kendi isteklerine göre yönetecekler. Eğer önümüzdeki ay yapılacak mali genel kurulda sanayici tepkisini koyarsa "Biz kendi kendimizi yönetiriz" derse. İstemeseler de yargı sürecini bekleyeceklerdir. Şimdi 3 oda başkanına bakalım. Ortak noktaları aynı ilçeden olmaları. Hep sandıktan çıkmaları. Hiçbir seçimi kaybetmemeleri ama farklı görüşlere oldukları ve özellikle Nursaçan’ın iktidarın yanında Reis'e sonsuz bağlı olduğunu düşünürsek bu meselenin asıl sebebini herkes rahatça çözebilir. Şimdi bir düşünelim niçin hep aynı şeyleri yaşıyoruz. Rahmetli Hasan Ali Kilci o süreçte her zaman dik durdu. Ama yanında sadece ailesi ve bir kaç seveni vardı. O gün Kilci'ye yapılanlara dur diyemediğimiz için bu gün olanlar oldu. Bu günde sessiz kalırsak kimse izinsiz adım atamaz hale gelecek ve siyasette sanayide de hep birilerinin izin verdiği yere kadar gideceğiz. Gidenin de yapacakları belli. Bu günler bir dönüm noktası olacak. Niçin bunlar başımıza geliyor diyenler için cevap basit. Onlar tarihte yaşadıklarını unutuyorlar. Herzaman o günlerin acısını çıkartmak için fırsatları değerlendirirken bizler onlara hoş görünme yarışında oluyoruz. Yani ne yaparsanız yapın sıra bir gün herkese gelecek. Sarı öküz hikayesinde olduğu gibi. Bu son şans ya dur denecek ya sırası gelen gidecek!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.