GELECEĞİMİZ İÇİN BİRLİK OLMALIYIZ
ABİDİN BEY SİZİ TANIYA BİLİRMİYİZ?
1961 Hacılar doğumluyum. 5 yaşında Kayseri'ye taşınmışız. İlkokulu Mustafa Özgür Ortaokulu Aydınlık Evlerde, liseyi Kayseri Lisesinde tamamladıktan sonra Erciyes Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesinde okudum. Ama ticaretle tanışma küçük yaşlarda oldu. Daha 12 yaşındayken çalışmaya başladım. 1977 yılında vergi mükellefi oldum. Hala vergi mükellefi olarak çalışmaya devam etmekteyim. İlk olarak turizme yönelik toptan halı ticareti ile başladım. 1994 yılında halı ticaretini bırakarak kardeşlerim ve amcaoğlumla birlikte Turkuaz Vitra ve ev gereçleri firmamızı kurduk. O gün başladığımız serüven aile şirketi olarak devam etti. Bu günlere geldik. Geldiğimiz bu nokta itibariyle Türkiye'de seramik sağlık gereçleri üretiminde hemen hemen 2.olan firma konumundayız. Halen Turkuaz seramik yönetim kurulu başkanlığı ve Kayseri Sanayi Odası meclis başkanlığı görevlerinde bulunmaktayım.
BU SEKTÖRDE YATIRIM YAPMA FİKRİ NASIL DOĞDU?
Halı ticareti yaparken belli bir sermaye birikimimiz oldu. Ama halıcılık çokta özellikli bir iş kolu değildi. Orada aklı başında bir iki kişi bu işi yapabilirdi. Ama bizim ailemizde hemen hemen herkes üniversite mezunuydu. Bu şekilde bir aileyi halı işi ile gelecek vadetmediğini düşünerek farklı bir iş kolu arayışına girdik. Yaptığımız araştırmalarla Kayseri'de olmayan faklı bir sektörle ilgili bir yatırım kararı aldık. Bunu fizibilitelerini ve araştırmalarını yaparak 1993 yılında Turkuazı kurduk. Kurduktan 6 ay sonra ilk deneme üretimimizi gerçekleştirdik. 20 kişiyle ve aylık 2-3 bin parça üretimle başladığımız firmamızda geldiğimiz nokta itibariyle 1000 kişinin istihdam edildiği, İSO verilerine göre Türkiye'nin ikinci 500 kuruluşu arasında yer alan ve yıllık üç milyon adet üretim yapan bir firmayız.
Firma olarak her ne kadar ilk yıllarda klasik yöntemlerle üretime başlasak da sektördeki teknolojik yatırımları yakından takip ettik. Özelikle son 5 yılda yaptığımız yatırımların tamamı teknolojiye ve otomasyona yönelik yatırımlardır. Bu yatırımlarımızı da ağırlıklı olarak 2014-2016 yılları arasında gerçekleştirdik. 2017 yılında da bu yatırımlarımıza devam ediyoruz.
ABİDİN BEY KAYSERİ SANAYİ ODASI MECLİS BAŞKANI OLARAK SANAYİCİMİZİN SORUNLARI NELER?
ÜLKEMİZDE SANAYİCİMİZİN ÖNÜNÜN AÇILMASI GEREK. Bunu içinse 1950 yılından kalma olan bazı yönetmenlerin değişmesi gerekir. 2020'li yıllara geldiğimiz de 1950 yılının yönetmelikleri ile ülke yönetilemez. Bizler ve kamudaki üst yöneticiler bakanlıklar sivil toplum örgütler hepimize ciddi manada sorumluluk düşüyor. Bu saatten sonra hepimiz oturacağız, kafa yoracağız. Ameliyat gerekiyorsa, ameliyat yapacağız. Yaranın üstünü örtmenin altındaki olan yarayı değişik şekilde göstermenin ülkemize de bir faydası yok. Gerçekçi olacağız. Alınması gereken önlemleri alacağız ve ülkemizin bundan sonraki geleceğini sağlıklı bir şekilde inşa etmenin yoluna bakacağız. 1950 yılının kanunu 1980 yılının anayasası ile bu ülke yönetilemez artık. Çünkü dünya her 5 yılda yeniden şekillenmekte. Bunu göz ardı edersek birçok uğraşımız boşa gider. Yeni anayasayla ilgili ciddi çalışmalar yapılmalı.
KOMŞULARIMIZLA İYİ İLİŞKİLER SANAYİCİMİZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ Dünyaya baktığımız zaman tüm ülkeler kendi komşuları ile ticaretler yapmakta. Aslında kalkınmayı da buradan sağlamışlardır. Niye? Diye soracak oluşsanız. Komşuların birbirleriyle olan coğrafi yakınlıkları, kültürel birliktelikleri, akrabalık ilişkileri ülkeler arasında diyalogları hızlandırmış. Bu da tüketim alışkanlıklarını hızlanmasına sebep olmuş. Şimdi bizimde ülke olarak ve Kayseri olarak doğal pazarlarımız vardı. Yani bizim üretim kültürümüze uygun tüketim kültürü olan pazarlardı. Bunlar nerelerdi buralar Ortadoğu pazarları Irak, Suriye, Libya, Mısır, Arabistan gibi Ortadoğu ülkeleri ve Türk cumhuriyetleri ama şer odakları hep birlikte buralarda da sıkıntılar çıkarttılar. Bugün ülke olarak doğal pazarlarımızdan birçoğunu kaybettik veya kaybetmek üzereyiz. Bunları da toparlamaya çalışıyoruz. Örneğin; bizim 3 yıl önce en büyük pazarımız Irak'tı. Almanya'ya yaptığımız ihracat kadar oraya ihracat yapmaktaydık. Ama bugün ülke ihracatında 6. Sırada bunun birçok örneklerini diğer ihracat yaptığımız ülkeler içinde geçerli bu yaşananların hepsi de bizim büyümemize ve ihracatımıza bire bir büyük engel teşkil etti.
BÜTÜN BU SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN EĞİTİM KURUMLARI VE SANAYİCİLERİMİZİN ORTAK HAREKET ETMESİ ÇOK ÖNEMLİ
Sanayicinin en büyük sorunlarından bir tanesi de kalifiye eleman sıkıntısı. Bu da ancak eğitim sisteminde yapılacak bir planlama ile çözülebilir. Ülkemizde birçok sanayi kuruluşu kalifiye eleman sıkıntısı çekerken üniversiteyi bitirmiş işsiz sayımız her geçen gün artmakta. Bu konunun çözümü için yapılacak iş birliği ile ihtiyaç duyulan alanlara gençlerimizin yönlendirilmeli. Gençlerimizde alanlarını seçerken devlette işe gireceğim diyerek değil üretime katkıda bulunacağım diyerek tercihlerini yapmalılar.
2013 YILINDAKİ İHRACAT RAKAMLARINA ULAŞMALIYIZ.
Ülke olarak sanayiciler ihracatta en geç 2018 yılında 2013 rakamlarını yakalamayı hedefliyoruz. Çok sert düşüş yaşayan ülke ekonomimiz son 7 aydır U dönüşü yaparak çok hızlı olmasa da yatay ama açısı dar bir şekilde yukarıya doğru gitmektedir. İnşallah bunu ihracatta Türkiye'ye gelen yatırımlarda yavaş yavaş görmekteyiz. Bütün olumsuzluklar rağmen ülkemiz 2016 yılında 2,8 büyüme gerçekleştirmiştir. 2017'nin ilk yılarında da 2,2 sanayi üretim artışı gerçekleşmiştir. Buna en büyük etki ise devletimizin verdiği desteklerle ilgili kurum ve kuruluşların olağan üstü gayretleri başta cumhurbaşkanımızın da direktifleri ile yeniden hareket kazanmıştır. Bizlere düşense bu hareketin hızını artırmaktır.
KAYSERİ SANAYİSİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ NELER?
Kayseri sanayisine bakarken öncelikle Türkiye'deki sanayileşmeye bakmamız gerekir. Ülkemizdeki sanayileşme ile ilimizdeki sanayi aynı hızla ilerlemekte. Kayseri insanının ticarete meyilli olması yatırım yapmaktaki cesareti bizi biraz önde gösterse de, genel anlamda ülkemizdeki sanayiyi değerlendirdikten sonra ilimizdeki sanayinin gelişimini konusunda daha iyi analiz yapabiliriz. Bildiğiniz gibi Avrupa sanayileşme devrimine 1800'lü yıllarda başlamış ve 2000'li yıllara kadar, 3000 yıllık bir sürede tamamlanmış. Bu çok önemli bir nokta. Biz ise ülke olarak sanayileşmeye 1980 yılından sonra Özal dönemi ile başladık. Yaklaşık 35 yıllık bir sanayileşme sürecimiz var. Yani Avrupa'nın 300 yıllık serüvenine baktığımız zaman biz hala onların ilk 30 yılındayız. Dünyada bir takım şeylerin icat edilmiş olması Avrupa'nın endüstriyel otomasyona geçmiş olması bizlerin bunları yeniden icat edeceği manasına gelmez. Tersine mühendislik denen kavramları kullanarak Avrupa'nın 300 yılda aldığı mesafeyiz. Biz 50-60 yılda alabiliriz. Nitekim bunun örnekleri de ülkemizde görülmektedir. Dünyanın son teknolojisinin konuşulduğu endüstri 4-0 bile Türkiye'de tartışılmaya hatta bazı şehirlerimizdeki otomotiv ve beyaz eşya firmaları endüstri 4-0 a geçiş olmuştur. Bunları anlatmamda sebep bizlerin bulunduğumuz noktada kendimizi sorgulamamız manasına geliyor ve Kayseri sanayisinde de yeni yetişen gençlik ve yeni yatırımlar bu yolda devam etmekte. En azından bunun ayak izlerini görmekteyiz. Kayseri sanayisi ülke sanayisi ile birlikte büyümekte. Ama bizim sanayimizin mobilya ağırlıklı olması ikinci neslinde buna yatkın olması bizim dezavantajımız. Geldiğimiz noktada kolay gelinebilecek bir yer değil. Ama bundan sonra mevcut yatırımlarımızı koruyarak buralardan elde ettiğimiz sermaye ile daha kaliteli çok katma değerli ve teknolojik ürünleri üretmek için yatırım yapmalıyız. Bu sektörler içinde Kayseri sanayisi ve Türkiye sanayisi içinde geçerlidir.
Birde dünya piyasalarında rekabet gücümüzü artırmak için tasarım ve marka faaliyetlerine önem vermemiz. Bunun yanında iyi bir pazarlama ağı kurmamız gerekmekte. Ama şunu da göz ardı etmemeliyiz. Bizim 2013 yılından sonra Türkiye'de sanayileşme rakamlarında bir durgunluk var. İhracat rakamları olarak Kayseri'de 2013 yılında zirvedeydi. Bu yıla baktığımızda faizler çok düşük enflasyon dip noktasındaydı. Malum bir takım olaylardan dolayı Türkiye'nin bu gidişatından rahatsız olan bir kesim bu olayların önüne bir set çekmek istemiş ve bunu da nispeten başarmışlardır. 2013 yılından sonra sanayimizde bir durağanlaşma enflasyonda artış ve döviz fiyatlarında hızlı bir yükseliş ve ondan sonra gelen seçimler ve referandum insanlarımızın son 3-4 yılını seçim odaklı vatandaşın gerçek gündeminden uzak bir noktaya taşımıştır. Ama son referandumdan sonra Türkiye gerçek gündemine dönmüştür. Bundan sonrada ülkemizin daha iyi yol kat edeceği kanaatindeyim. Yeter ki birliğimizi bozmayalım. Milli olalım. Milli olarak düşünelim. Yani işin özünde önümüzdeki tehlikeleri fark ederek ona göre tedbir alarak milli bir politika uygulamak yatıyor.
HACILAR HAKKINDA DÜŞÜNCELERİNİZİ NELER?
Hacılar inşanı yapısı ve karakteri itibariyle ve doğasında kaynaklanan ve uzun yıllar çekilen yoksulluktan dolayı bir yapı itibariyle sert bir mizaca sahip. Bunun yanında coğrafi olarak içerisinden hiç yol geçmeyen bir dağın eteklerinde olan bir ilçe. Turizm merkezi alma şansı yoktu. Yol güzergâhı olmadığı için gelişme şansı yok. Arazileri geniş değil. Tarımsal bir getiri den yoksun . Hali hazırda ilçemiz birçok dezavantajlara sahip. Ama son yıllarda ki Erciyes projesini hayata geçmesi ve sanayide ağırlıklı olarak Hacılarlılar'ın bulunması ve bu insanlarında Hacılar 'da yaşamaya meyletmesi ilçemiz için bir ışık olmuştur. Yeni kentsel dönüşüm projeleri ile Hacılar'dan göçün engelleneceği kanısındayım. Ama Hacılar tersine göç olur kanaatinde değil. İlçemiz artık bir sayfiye yeri olarak neler yapılır bunları düşünmelidir. Örneğin; iş adamlarının misafirlerini ağırlayacakları tesisler toplantıların ve düğünlerinin yapılacağı modern kaliteli ve iyi hizmet veren tesislerin ilçemize kazandırılmasının ilçeye daha çok katkı sağlayacağı kanısındayım. Özellikle bu gibi modern tesisler ve yapılacak toplantılar ilçemizde olursa, Hacılar devamlı gündemde olur. Artık sadece sanayicilerimizle değil sosyal ve kültürel alanda yapıklarımızla da ilçemizin gündemde olması gerektiğine inanıyorum. Bu konularda alınacak kararlarda Hacılar'ı akil insanlarının bir araya gelerek ilçemizin daha iyi konuma getirmek için neler yapabilir konusunda çalışmalar yapmalıyız. Bu konuda belediyemiz başta olmak üzere sivil toplum örgütleri, sanayicilerimiz üzerlerine düşeni yapmalılar kanaatindeyim.
GENÇLERE TAVSİYELERİNİZ NELERDİR?
Öncelikle çalışmalılar. Kolay kazanma diye bir şey yok. Ben 12 yaşından çalışmaya başladım. Rahmetli babam duvar ustasıydı. En büyük abim Halit Özkaya, abim Abdurrahman Özkaya üniversiteyi bitirene kadar ben üniversite yıllarıma kadar bizzat inşaatlarda amele olarak çalışan insanlarız. Bundan ne çıktı? Bundan birliktelik çıktı, Bundan binlerce insanın çalıştığı bir işletme çıktı. Yokluğu, acıyı birlikte gördük. Bunun devamında da bir birliktelik kurduk. Geçnlerimiz özverili olmalı, sabırlı olmalı ve kendilerini yetiştirmeliler. İşimiz gereği birçok yerde konferanslara katılıyoruz. Kendilerini üretime adapte eden insanlarımız var. Gençlerimiz dünyadaki her türlü gelişmeleri takip etmeli. Kendilerini yetiştirmeli ve global düşünüp yerel kararlar almalılar. Ama asla özlerinden , örflerinden ve adetlerinden vazgeçmemeliler..