KURBAN FEDAKARLIKTIR. ŞÜKRÜ SELİM AVCI

Gündem 19.07.2021 - 00:54, Güncelleme: 02.02.2024 - 04:38 1467+ kez okundu.
 

KURBAN FEDAKARLIKTIR. ŞÜKRÜ SELİM AVCI

Bayram o bayram ola
Hamd alemlerin rabbi olan Allah’a, salât ve selam O’nun muazzez Peygamberinin üzerine olsun. Alvarlı Efe Hazretleri ne güzel der: Can bula cananını Bayram o bayram ola Kul bula sultanını Bayram o bayram ola Hüzn ü keder def ola Dilde hicap ref ola Cümle günah affola Bayram o bayram ola Lütfi ya lütfü kerim Erşe Rahm ü Rahim Bermurad ede fehim Bayram o bayram ola Bizleri bir Kurban Bayramı’na daha kavuşturan Rabbimize hamd olsun. Yüce Rabbimiz dünyada gölgesini yaşadığımız bu bayramın gerçeğini ebedi hayatta cennet ve cemalullah bayramı olarak yaşamayı nasip eylesin. Daha önceki bayramlarda hayatta olup da şimdi aralarımızda bulunamayıp Rabbimizin huzuruna varmış cümle geçmişlerimizin ruhlarını şad, makamlarını cennet eylesin. Bizlere de sıhhat ve saadet dolu hayırlı ömürler ihsan eylesin. Bayram günleri ziyafet günleri, mutluluk günleridir ama bunun yanında da Allah’ı anma ve zikir günleridir. Bayramların asıl süsü ve ziyneti tekbirlerdir. Getirilen her tekbir ruh ve gönüllerde manevi coşkuyu ve heyecanı canlandırır. Kulu, Rabbinin azameti karşısında yüce duygulara taşır. Sevgili Peygamberimiz: “Bayramları tekbîr, tehlîl ile süsleyin” (et-Tergîb ve't-Terhîb Trc. 2:332.) buyurmaktadır. Tekbir Kurban Bayramı’nda Arefe günü sabah namazından başlayarak 4. bayramın ikindi namazına kadar erkek-kadın bütün Müslümanların okuması vacip olan bir kulluk görevidir. Mübarek bayram günlerinde gönlümüz Allah sevgisiyle dolu ve dilimizde de onun zikri olmalıdır. Allah'ın adı, ağzımızın tadını denmiştir. Bayramlar, her yıl gelip geçen sıradan bir tatil günü değil, insanî ve İslamî güzelliklerin birlikte yaşandığı, birlik, beraberlik, sevgi ve saygının en güzel örneklerinin sergilendiği, toplumun bütün kesimlerinin birbiriyle kaynaştığı paylaşma ve dayanışma günleridir. Bayramlar, sadece ferdin değil, toplumun mânevî sevinci, bu heyecanın paylaşılması, gönül iklimine girme, bütün Müslümanları gönülden kardeş hissedebilmekdir. Ramazan Bayramı, İslam’ın doğuşunun, Kur’an’ın nüzulünün bayramıdır. Biz Ramazan Bayramı ile her yıl vahyi yeniden yaşarız. Yüce kitabımızın inişine yeniden şahit oluruz. Kurban Bayramı ile Hz. İbrahim’ in vefasını, Hz. İsmail’ in sadakatini, Hz. Hacer’ in teslimiyetini anlamaya ve idrak etmeye çalışırız. Kendi hayatımıza dersler çıkarırız. Malumunuz günümüzde ki şekli ile Kurban ibadeti ilk defa İbrahim Peygamber ile başlamıştır. Yaşanan hadiseyi burada anlatmayacağım. Bu hadiseyi bir çoğunuzun bildiğini düşünüyorum. İbrahim Halilullah'ın sünnetidir kurban. İlk onda tulû etmiş bir ibadettir. Rabbimizden gelmiştir bu ferman. İstenilen candı kolay bir imtihan değildi. Fuzûlî der ya: Cânı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil Ne nizâ’ eyleyelim ol ne senindir ne benim “Ey gönül! Canı sevgili istemiş vermemek olmaz, Niye kavga edeyim ki, o can ne senindir ne de benim.” Can ancak Allah’ a, Allah için verilirdi. O’nun için candan bile geçilirdi. İsmail boyun eğdi ilk bıçak darbesine. Ama bıçak kesmedi. Feda edilmişti canını. Dedik ya bu bir imtihandı. Baba ve oğul bu sınavı birlikte kazanmışlardı. Onları kazandıran tereddütsüz imanları oldu. Kurban o gün, bu gündür durumu müsait olan müminlere bir imtihan olarak vazife kılındı. Müminler bu emri yerine getirerek, her Kurban Bayramın da Hakk’a bağlılıklarını göstermektedirler. Mevlânâ Hazretleri, kurbanın derûnî şartlarından habersiz şekilde sırf şekil plânında takılıp kalanları şöyle îkaz buyurur: “Sakın ola ki keçinin gölgesini kurban etme!..” Zira kurban edilen hayvanın eti, kemiği, gölge varlıktır; aslolan, onun ifâde ettiği mânâdır. Gönül, bu mânânın farkında olmalıdır demek ister. Yine Fuzûlî der ki: Yılda bir kurbân keserler halk-ı âlem ıyd için Dem-be-dem sâ’at-be-sâ’at ben senin kurbânınam Yani dünyadaki insanlar kurban olsun diye yılda bir kurban keserler. Ya Rabbi ben saat ve saat kulum her an sana kurbanım diyor. Efendimiz (a.s.): “Âdemoğlu Kurban Bayramı gününde Allah için kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz o kesilen kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnakları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyleyse gönüllerinizi kurban ile hoş edin." (Tirmizî, “Edahî”, 1.) buyurmaktadır. Kurban şükrün ifadesidir. O’nun bize olan sonsuz nimetlerine karşı bir şükür nişanesidir. O’nun her emrini yerine getirmeye hazır olduğumuzu, neyimiz varsa her şeyimizi O’na borçlu bulunduğumuzu fiilen ortaya koymanın göstergesidir. Kurbanı keserken: “Bismillahi Allahü ekber” deriz sonra şu ayetleri okuruz: “Şüphesiz benim namazım, ibadetim/kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En'âm Suresi- 162. Ayet), “Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.” (En'âm Suresi- 79. Ayet) Kurban ibadetimize yerine getirirken de hassas davranmak, hayvana eziyet etmemek önemlidir. Kurbanlığımız onca hayvanın içinden seçilmiş ve kurban olmak nasip olmuştur. O bakımdan kurbanlığımıza şefkat ve merhametle davranmalı en acısız şekilde kesim işlemimizi yerine getirmeliyiz. Hz. Peygamber (a.s.): “Öldürürken bile incitmeden öldürün, hayvan keserken hayvanı fazla acıtmayın, keseceğinizde bıçağınızı iyice bileyin ki hayvan acı çekmesin” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 11) buyurmaktadır. Yine Efendimiz: “Siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58) buyuruyor. Enes b. Mâlik Hazretlerinden öğrendiğimize göre Resulullah Kurban Bayramın da iki tane boynuzlu koç kurban edermiş. Veda Haccın da ise yüz deve kurban etmiştir. Atmış üçünü bizzat kendi elleri ile kesmiş geriye kalanı da Hz. Ali (r.a.) efendimize kestirmiştir. (Buhârî, Hac, 122) Efendimiz kurbanlarını kendi eli ile kesmeye özen gösterdi. Tabi ki bu işten anlayanların kendi kurbanlarını kendi elleri ile kesmeleri güzeldir. Ama anlamıyorsak ta kendimize çevremizdekileri asla tehlikeye atmadan işin ehline bu işi yaptırmalıyız. Rabbim keseceğimiz kurbanlarımızı kabul etsin. Cennet ve cemalullah bayramı kavuşabilmeyi nasip etsin…
Bayram o bayram ola
Hamd alemlerin rabbi olan Allah’a, salât ve selam O’nun muazzez Peygamberinin üzerine olsun. Alvarlı Efe Hazretleri ne güzel der: Can bula cananını Bayram o bayram ola Kul bula sultanını Bayram o bayram ola Hüzn ü keder def ola Dilde hicap ref ola Cümle günah affola Bayram o bayram ola Lütfi ya lütfü kerim Erşe Rahm ü Rahim Bermurad ede fehim Bayram o bayram ola Bizleri bir Kurban Bayramı’na daha kavuşturan Rabbimize hamd olsun. Yüce Rabbimiz dünyada gölgesini yaşadığımız bu bayramın gerçeğini ebedi hayatta cennet ve cemalullah bayramı olarak yaşamayı nasip eylesin. Daha önceki bayramlarda hayatta olup da şimdi aralarımızda bulunamayıp Rabbimizin huzuruna varmış cümle geçmişlerimizin ruhlarını şad, makamlarını cennet eylesin. Bizlere de sıhhat ve saadet dolu hayırlı ömürler ihsan eylesin. Bayram günleri ziyafet günleri, mutluluk günleridir ama bunun yanında da Allah’ı anma ve zikir günleridir. Bayramların asıl süsü ve ziyneti tekbirlerdir. Getirilen her tekbir ruh ve gönüllerde manevi coşkuyu ve heyecanı canlandırır. Kulu, Rabbinin azameti karşısında yüce duygulara taşır. Sevgili Peygamberimiz: “Bayramları tekbîr, tehlîl ile süsleyin” (et-Tergîb ve't-Terhîb Trc. 2:332.) buyurmaktadır. Tekbir Kurban Bayramı’nda Arefe günü sabah namazından başlayarak 4. bayramın ikindi namazına kadar erkek-kadın bütün Müslümanların okuması vacip olan bir kulluk görevidir. Mübarek bayram günlerinde gönlümüz Allah sevgisiyle dolu ve dilimizde de onun zikri olmalıdır. Allah'ın adı, ağzımızın tadını denmiştir. Bayramlar, her yıl gelip geçen sıradan bir tatil günü değil, insanî ve İslamî güzelliklerin birlikte yaşandığı, birlik, beraberlik, sevgi ve saygının en güzel örneklerinin sergilendiği, toplumun bütün kesimlerinin birbiriyle kaynaştığı paylaşma ve dayanışma günleridir. Bayramlar, sadece ferdin değil, toplumun mânevî sevinci, bu heyecanın paylaşılması, gönül iklimine girme, bütün Müslümanları gönülden kardeş hissedebilmekdir. Ramazan Bayramı, İslam’ın doğuşunun, Kur’an’ın nüzulünün bayramıdır. Biz Ramazan Bayramı ile her yıl vahyi yeniden yaşarız. Yüce kitabımızın inişine yeniden şahit oluruz. Kurban Bayramı ile Hz. İbrahim’ in vefasını, Hz. İsmail’ in sadakatini, Hz. Hacer’ in teslimiyetini anlamaya ve idrak etmeye çalışırız. Kendi hayatımıza dersler çıkarırız. Malumunuz günümüzde ki şekli ile Kurban ibadeti ilk defa İbrahim Peygamber ile başlamıştır. Yaşanan hadiseyi burada anlatmayacağım. Bu hadiseyi bir çoğunuzun bildiğini düşünüyorum. İbrahim Halilullah'ın sünnetidir kurban. İlk onda tulû etmiş bir ibadettir. Rabbimizden gelmiştir bu ferman. İstenilen candı kolay bir imtihan değildi. Fuzûlî der ya: Cânı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil Ne nizâ’ eyleyelim ol ne senindir ne benim “Ey gönül! Canı sevgili istemiş vermemek olmaz, Niye kavga edeyim ki, o can ne senindir ne de benim.” Can ancak Allah’ a, Allah için verilirdi. O’nun için candan bile geçilirdi. İsmail boyun eğdi ilk bıçak darbesine. Ama bıçak kesmedi. Feda edilmişti canını. Dedik ya bu bir imtihandı. Baba ve oğul bu sınavı birlikte kazanmışlardı. Onları kazandıran tereddütsüz imanları oldu. Kurban o gün, bu gündür durumu müsait olan müminlere bir imtihan olarak vazife kılındı. Müminler bu emri yerine getirerek, her Kurban Bayramın da Hakk’a bağlılıklarını göstermektedirler. Mevlânâ Hazretleri, kurbanın derûnî şartlarından habersiz şekilde sırf şekil plânında takılıp kalanları şöyle îkaz buyurur: “Sakın ola ki keçinin gölgesini kurban etme!..” Zira kurban edilen hayvanın eti, kemiği, gölge varlıktır; aslolan, onun ifâde ettiği mânâdır. Gönül, bu mânânın farkında olmalıdır demek ister. Yine Fuzûlî der ki: Yılda bir kurbân keserler halk-ı âlem ıyd için Dem-be-dem sâ’at-be-sâ’at ben senin kurbânınam Yani dünyadaki insanlar kurban olsun diye yılda bir kurban keserler. Ya Rabbi ben saat ve saat kulum her an sana kurbanım diyor. Efendimiz (a.s.): “Âdemoğlu Kurban Bayramı gününde Allah için kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz o kesilen kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnakları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyleyse gönüllerinizi kurban ile hoş edin." (Tirmizî, “Edahî”, 1.) buyurmaktadır. Kurban şükrün ifadesidir. O’nun bize olan sonsuz nimetlerine karşı bir şükür nişanesidir. O’nun her emrini yerine getirmeye hazır olduğumuzu, neyimiz varsa her şeyimizi O’na borçlu bulunduğumuzu fiilen ortaya koymanın göstergesidir. Kurbanı keserken: “Bismillahi Allahü ekber” deriz sonra şu ayetleri okuruz: “Şüphesiz benim namazım, ibadetim/kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En'âm Suresi- 162. Ayet), “Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.” (En'âm Suresi- 79. Ayet) Kurban ibadetimize yerine getirirken de hassas davranmak, hayvana eziyet etmemek önemlidir. Kurbanlığımız onca hayvanın içinden seçilmiş ve kurban olmak nasip olmuştur. O bakımdan kurbanlığımıza şefkat ve merhametle davranmalı en acısız şekilde kesim işlemimizi yerine getirmeliyiz. Hz. Peygamber (a.s.): “Öldürürken bile incitmeden öldürün, hayvan keserken hayvanı fazla acıtmayın, keseceğinizde bıçağınızı iyice bileyin ki hayvan acı çekmesin” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 11) buyurmaktadır. Yine Efendimiz: “Siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58) buyuruyor. Enes b. Mâlik Hazretlerinden öğrendiğimize göre Resulullah Kurban Bayramın da iki tane boynuzlu koç kurban edermiş. Veda Haccın da ise yüz deve kurban etmiştir. Atmış üçünü bizzat kendi elleri ile kesmiş geriye kalanı da Hz. Ali (r.a.) efendimize kestirmiştir. (Buhârî, Hac, 122) Efendimiz kurbanlarını kendi eli ile kesmeye özen gösterdi. Tabi ki bu işten anlayanların kendi kurbanlarını kendi elleri ile kesmeleri güzeldir. Ama anlamıyorsak ta kendimize çevremizdekileri asla tehlikeye atmadan işin ehline bu işi yaptırmalıyız. Rabbim keseceğimiz kurbanlarımızı kabul etsin. Cennet ve cemalullah bayramı kavuşabilmeyi nasip etsin…
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hacilarhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.