HACILARLININ HAYATI 1960’LARA, HATTA 75’LERE GELİNCEYE KADAR BU MEYDANDA GEÇMİŞTİR

Yaşam 20.01.2022 - 17:15, Güncelleme: 02.02.2024 - 04:38 1961+ kez okundu.
 

HACILARLININ HAYATI 1960’LARA, HATTA 75’LERE GELİNCEYE KADAR BU MEYDANDA GEÇMİŞTİR

Bekçi Rasim, çöpçülerin başında oraya buraya emirler yağdırarak
  İşte tüm Hacılarlının hayatı 1960’lara, hatta 75’lere gelinceye kadar bu meydanda geçmiştir. Hacılar amfitiyatro dedik ya! Bu meydan da bir sahne idi. Şimdiki hükümet konağının ikinci katına çıkarsanız, buradan Hacılar’ın 30 yılının hayalen sığıştırılacağı mazi sahnesinde yaşanan hayatı daha iyi görebileceksiniz. İşte bakın sahneye! Bir Cuma vakti. Kar belki de son kez yağdı bu kış. Yerler bembeyaz. Gün doğar doğmaz nasıl da kalabalıklaşmıştı her taraf. Kızılörenden gelenlerin yüzleri soğuktan nasıl da kızarmış! Erciyes’in batısında ve epeyce yukarısında yer aldığı için yazın sıcağıyla, kışın da soğuğuyla pişen, piştiği için de kırmızı yanaklara, kavruk bedenlere sahip olan bu köyün ahalisi kış kıyamet de olsa Hacılar’a cumaya gelmeden olmazdı. Zira cuma günleri paylaşma, bir, belki birkaç ihtiyacı giderme zamanı. Acıyı, sevinci, varlığı, yokluğu paylaşma zamanı. Bir haftadır birbirleriyle görüşmeyenler var. Tarla tapan işi, bağ bahçe işi olmadığından oğuldan, kızdan, toydan düğünden, gelenden gidenden bahsetme zamanı. Sonra hazırlık da yapılması lazım bahar için; kışın çıkmasına, mart dokuzuna ne kaldı ki şurda. Bekçi Rasim, çöpçülerin başında oraya buraya emirler yağdırarak bir an önce meydanın karının kürenmesine çalışıyor. Bir de cenaze var Camiikebir’in önündeki salacada. Hacılar’ın Karagöz ve Hacivat’ı olan Nürül ile Fazlı cenazeye daha yakın duruyorlar. Nürül diliyle dişi arasında bir şeyler söylemeye çalışıyor Fazlı’ya. Belli ki cenazenin bir an önce kaldırılması konusunda sabırsızlanıyorlar. Zira onlar için cenaze demek, sıcak yemek demek; mutluluk demek. Mutlu hayat onlar için her gün bir cenaze olması demek. Ayakkabıcı Nasıf emmi almış defterini eline ölen kişinin kaydını düşüyor. Birkaç çocuk, çöpçü Deli Memet emminin önüne geçmiş, “Memet emmi kaç yaşındasın?” diye soruyor. O da hiç düşünmeden “450 yaşındayım.” diyor ve sonra, sanki felsefi bir problemi halletmenin tam da can alıcı bir noktasındaymışçasına elindeki kürekle yerdeki işine devam ediyor. Rasim emminin geldiğini gören çocuklar gülüşüp kaçıyorlar. Belediyenin önünden geçmekte olan çarlı20 kadınlar, belediyeye girecek olan erkeklerin geçmesini bekliyorlar. Takunyasının altına çok kar yapıştığından artık yürüyemeyecek hale gelmiş iki çocuk, belediyenin birinci katındaki jandarmanın merdivenlerinde beton zemine takunyalarını vurarak temizlemeye çalışıyor. İşte Belediyenin kamyondan bozma otobüsünden başka, gerçekten otobüs olan Chevrolet marka burunlu otobüsü de homurdanarak geldi nihayet. İçinde üç sıra tahtadan oturakları olan kamyondan bozma otobüs de tıklım tıklım, mezbahaneye et yetiştiriyormuş gibi yola çıkalı çok olmuştu. Şehre gitmek isteyen ve hayli biriken kalabalık, yaban arıları gibi bu sefer otobüse hücum ediyorlar, birbirlerini itip kakıyor; herkes önce kendisi binmek için can havliyle mücadele ediyor, kalabalıktan kurtulabilen kendisini zor atıyordu otobüsün içine. Mustafa Demirel emmi bağırıyor, “Yavaşın yavaşın gene kapıyı kıracaksınız!” Dakikalar süren mücadeleden sonra tıklım tıklım dolan otobüs nihayet yola koyuluyor. Sanayiye çalışmaya giden çocuklar, içerde, şoförün hemen yanındaki upuzun motor kapağının üzerine yerleşmiş olmaktan mutlular. Çünkü yaşça büyük olanlar motor kapağı üzerine oturmaktan çekindikleri için kapağın üzerine oturan çocukların adeta dokunulmazlığı vardı. Hem çok da sıcak olurdu; bu yüzden motor kapağı üzerine oturmak soğuk havalarda çocuklar için büyük mutluluk ve ayrıcalıktı. Büyükleri onların bu mutluluğunu bilir, dokunmazlardı. Ama yanında bir büyüğü ola ola, bir kadın kız ola ola koltuğa oturmak mı, asla!  BÜYÜK DAĞIN SIRRI, PROF DR ALİ ÇAVIŞOĞLU  
Bekçi Rasim, çöpçülerin başında oraya buraya emirler yağdırarak

 

İşte tüm Hacılarlının hayatı 1960’lara, hatta 75’lere gelinceye kadar bu meydanda geçmiştir. Hacılar amfitiyatro dedik ya! Bu meydan da bir sahne idi. Şimdiki hükümet konağının ikinci katına çıkarsanız, buradan Hacılar’ın 30 yılının hayalen sığıştırılacağı mazi sahnesinde yaşanan hayatı daha iyi görebileceksiniz. İşte bakın sahneye!

Bir Cuma vakti. Kar belki de son kez yağdı bu kış. Yerler bembeyaz. Gün doğar doğmaz nasıl da kalabalıklaşmıştı her taraf. Kızılörenden gelenlerin yüzleri soğuktan nasıl da kızarmış! Erciyes’in batısında ve epeyce yukarısında yer aldığı için yazın sıcağıyla, kışın da soğuğuyla pişen, piştiği için de kırmızı yanaklara, kavruk bedenlere sahip olan bu köyün ahalisi kış kıyamet de olsa Hacılar’a cumaya gelmeden olmazdı. Zira cuma günleri paylaşma, bir, belki birkaç ihtiyacı giderme zamanı. Acıyı, sevinci, varlığı, yokluğu paylaşma zamanı. Bir haftadır birbirleriyle görüşmeyenler var. Tarla tapan işi, bağ bahçe işi olmadığından oğuldan, kızdan, toydan düğünden, gelenden gidenden bahsetme zamanı. Sonra hazırlık da yapılması lazım bahar için; kışın çıkmasına, mart dokuzuna ne kaldı ki şurda.

Bekçi Rasim, çöpçülerin başında oraya buraya emirler yağdırarak bir an önce meydanın karının kürenmesine çalışıyor. Bir de cenaze var Camiikebir’in önündeki salacada. Hacılar’ın Karagöz ve Hacivat’ı olan Nürül ile Fazlı cenazeye daha yakın duruyorlar. Nürül diliyle dişi arasında bir şeyler söylemeye çalışıyor Fazlı’ya. Belli ki cenazenin bir an önce kaldırılması konusunda sabırsızlanıyorlar. Zira onlar için cenaze demek, sıcak yemek demek; mutluluk demek. Mutlu hayat onlar için her gün bir cenaze olması demek.

Ayakkabıcı Nasıf emmi almış defterini eline ölen kişinin kaydını düşüyor. Birkaç çocuk, çöpçü Deli Memet emminin önüne geçmiş, “Memet emmi kaç yaşındasın?” diye soruyor. O da hiç düşünmeden

“450 yaşındayım.” diyor ve sonra, sanki felsefi bir problemi halletmenin tam da can alıcı bir noktasındaymışçasına elindeki kürekle yerdeki işine devam ediyor. Rasim emminin geldiğini gören çocuklar gülüşüp kaçıyorlar. Belediyenin önünden geçmekte olan çarlı20 kadınlar, belediyeye girecek olan erkeklerin geçmesini bekliyorlar. Takunyasının altına çok kar yapıştığından artık yürüyemeyecek hale gelmiş iki çocuk, belediyenin birinci katındaki jandarmanın merdivenlerinde beton zemine takunyalarını vurarak temizlemeye çalışıyor.

İşte Belediyenin kamyondan bozma otobüsünden başka, gerçekten otobüs olan Chevrolet marka burunlu otobüsü de homurdanarak geldi nihayet. İçinde üç sıra tahtadan oturakları olan kamyondan bozma otobüs de tıklım tıklım, mezbahaneye et yetiştiriyormuş gibi yola çıkalı çok olmuştu. Şehre gitmek isteyen ve hayli biriken kalabalık, yaban arıları gibi bu sefer otobüse hücum ediyorlar, birbirlerini itip kakıyor; herkes önce kendisi binmek için can havliyle mücadele ediyor, kalabalıktan kurtulabilen kendisini zor atıyordu otobüsün içine. Mustafa Demirel emmi bağırıyor, “Yavaşın yavaşın gene kapıyı kıracaksınız!” Dakikalar süren mücadeleden sonra tıklım tıklım dolan otobüs nihayet yola koyuluyor. Sanayiye çalışmaya giden çocuklar, içerde, şoförün hemen yanındaki upuzun motor kapağının üzerine yerleşmiş olmaktan mutlular. Çünkü yaşça büyük olanlar motor kapağı üzerine oturmaktan çekindikleri için kapağın üzerine oturan çocukların adeta dokunulmazlığı vardı. Hem çok da sıcak olurdu; bu yüzden motor kapağı üzerine oturmak soğuk havalarda çocuklar için büyük mutluluk ve ayrıcalıktı. Büyükleri onların bu mutluluğunu bilir, dokunmazlardı. Ama yanında bir büyüğü ola ola, bir kadın kız ola ola koltuğa oturmak mı, asla!

 BÜYÜK DAĞIN SIRRI, PROF DR ALİ ÇAVIŞOĞLU

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hacilarhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.